Orhan Doğan’ı anan kızı Ayşegül Doğan: Türkiye eski yanlışları tekrarlıyor

Kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ın 10’uncu ölüm yıl dönümünde konuşan kızı Ayşegül Doğan, babasının barış mücadelesine dikkat çekti. Doğan, Türkiye’nin yeniden eski yanlışları tekrarladığını söyledi.

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde 24 Haziran 2007 tarihinde düzenlenen Ehmedê Xanî Kültür Sanat ve Turizm Festivali’nde konuşma yaptığı esnada geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Demokrasi Partisi (DEP) eski milletvekili Orhan Doğan’ın ölümünün 10’nuncu yıl dönümü vesilesi ile kızı Ayşegül Doğan, babasını anlattı.

‘BARIŞIN SORUMLULUĞUNU HİSSEDİYORDU’

Orhan Doğan’ın barış için verdiği mücadeleyi hatırlatan Doğan, “Doğubayazıt’ta en son yaptığı konuşmasında barışı getiremediği için halktan özür diliyor. Barışı getirmenin sorumluluğunu hissediyordu. Başarılamayan barışın acısını kendisi yaşıyordu” dedi. Şuan yine devrilen bir barış masasının olduğunu vurgulayan Doğan, babasının hayal ettiği onurlu barışın gerçekleşmemesinden dolayı kendisinin de üzüldüğünü ifade etti.

‘YENİDEN AYNI YANLIŞLAR YAPILIYOR’

HDP vekillerin gözaltına alındığında açığa çıkan görüntülerin babasının gözaltına alındığı dönemi hatırlattığını ifade eden Doğan, 1994 ile şuan ki durum arasındaki benzerlikler ve farklılıklara değindi. Doğan, “Her iki dönem de Kürtler adına siyaset yapanlar meclisten çıkarılarak tutuklandı. 94’teki meclis darbesi çok olumsuz durumu kendisi ile beraber getirdi. Köyler yakıldı. İnsanlar sürgün edildi. Zorla yerinden edilmeler yaşandı. Uzunca bir dönem Kürtler parlamentoda temsil edilemedi. Bir daha parlamentoya girişin yolları çok zorlaştı. O dönem ile karşılaştırma yaptığımızda şuan Kürt toplumu ve Türkiye toplumu çok örgütlü. Kürtler çok tecrübeyi geride bıraktı. Tepkilerini farklı biçimlerle ortaya koyuyorlar” dedi.

‘BİR HEYKELDEN NEDEN KORKULUR?’

Babasının arşiv görüntülerini izlediğinde, 1980’li yıllarda verdiği bir demeçte günümüze işaret eden bazı uyarılar ile karşılaştıklarına söyleyen Doğan, günümüzde değişen bir şeyin olmadığını belirtti. Sokağa çıkma yasakları döneminde dayatılan göçün batıya olmadığına dikkat çeken Doğan, bunun net bir mesaj olduğunu ifade etti.

Cizre’de babasının rölyefinin kaldırılmasına tepki gösteren Doğan, Tahir Elçi’nin isminin kaldırılması, Uğur Kaymaz ve Roboskî anıtının da kaldırılmasının kendisini derinden üzdüğünü ifade etti. En son babasının yaşamını yitirdiği Ehmedê Xanî diyarında yıkılan Xanî heykelinin kaldırılmasına dikkat çeken Doğan, kimsenin hafızalardan silinmeyeceğini kaydetti. Yıkılan heykelin üzerinde babasının, “Nasıl tek çiçekli bir bahçe tek sazlı bir orkestra olmazsa Türkiye’nin insanın da tek tip düşünmesi beklenmemelidir” cümlesi olduğunu hatırlatan Doğan, bir heykelden ve cümleden neden korkulur, diye sordu. Toplumu beleksizleştirmek isteyenlerin geçmişe bakması gerektiğine işaret eden Doğan, heykelleri yıkıp cadde isimlerini değiştirerek toplumun değiştirilemeyeceğini söyledi.

‘YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATMAK GEREK’

10 yıl cezaevinin şuan ki tutuklu HDP’li milletvekilleri için geçerli olacağını düşünmediğini ya da düşünmek istemediğini sözlerine ekleyen Doğan, şöyle devam etti: “Aynı toplumsal dengelerden ve dinamiklerden bahsetmiyoruz. Çok şey değişiyor. Bu değişime de artık muhataplarının ve devletin bir cevap vermesi gerekiyor. Bu cevabı vermekte gecikme olur ise korkarım daha nahoş sonuçlar olur. Daha çok canımız yanar. Daha çok canımızın yanmaması için daha çok can kaybetmemek için o yarım bırakılan yere geri dönmek ya da yeniden bir dönem başlatmak aslında mümkün. Şimdilerde bunun zemini yok gibi gözükse de dünyadaki çatışma çözümü örneklerinden biliyoruz ki, en çaresiz olunduğunu düşünüldüğü anlarda bile bu tür fırsatlar yaratılabilmiştir. En büyük yıkımların yaşandığı zamanlarda bile o yıkımlardan çıkışın yolları aranmış, denemiş ve Türkiye bu konuda aslında tecrübeleri olan bir ülke.”

Babasının 10’uncu ölüm yıldönümü vesilesi ile barışı umut etmek istediğini dile getiren Doğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Onunda her birimize ayrı ayrı vasiyeti olan bir şeyin hayata geçebilmesi için, huzura erebilmesi için o ve onun gibi ömrünü kalıcı olacak bir barışa, hakkaniyetli olacak bir barışa, onuru korunmuş bir barışa adanmış insanlarında huzur içinde uyuyabilmeleri için bende ancak bunu dileyebiliyorum.”

EN SON EKLENENLER