Özmen: OHAL avukatlık mesleğinin yürütülmesini zorlaştırdı

 Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, hak ve özgürlükleri kısıtlayan OHAL’in avukatlık mesleğinin yürütülmesini zorlaştırdığını, KHK’lerle avukatların haklarını ve savunma mesleğinin dokunulmazlığını zedeleyen uygulamalar getirildiğini söyledi.

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) açıkladığı verilere 31 Aralık 2017 itibariyle Türkiye’deki 79 baroya kayıtlı 46 bin 136’sı kadın 60 bin 360 erkek olmak üzere toplam 106 bin 496 avukat bulunuyor. Bu sayıya staj gören avukatlar dahil değil. 15 Temmuz sonrası OHAL ilan edilmesi ve yargıda tarihte görülmemiş bir ihraçların yaşanması yargının sorunlarını daha da ağırlaştırdı. Avukatlar, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü yargıda yaşanan sorunların gölgesinde karşılıyor. Mesleğin süregelen ve çözüm bekleyen sorunları, çok tartışılan bağımsız ve tarafsız yargının bir an önce sağlanması en başta gelen talepler arasında. Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, avukatların yaşadığı mesleki sorunları, OHAL ve Tahir Elçi cinayeti soruşturmasıyla ilgili ajansımıza konuştu.
‘DEMOKRASİ İÇİN BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGI VAZGEÇİLMEZ’
Ahmet Özmen, 2 yılı yakın süredir bütün Türkiye’de uygulanan olağanüstü hal rejiminin bütün hak ve özgürlükleri sınırlayan ve sekteye uğrattığını belirterek, Diyarbakır Barosu olarak her fırsatta OHAL’in derhal kaldırılması, bir daha uzatılmaması ve OHAL’den vazgeçilerek normal bir demokratik rejime geçilmesi yönünde çağrılar yaptıklarını hatırlattı. Türkiye yargısında yaşanan sıkıntıların Cumhuriyet tarihiyle yaşıt olduğunu ifade eden Özmen, “Mahkemelerin uygulamaları, kamu görevlilerinin işlemiş olduğu suçlardan dolayı uygulanan cezasızlık zırhı, 15 Temmuz darbe girişimi ardından yargıda yaşanan ihraçlar yargıda yaşanan problemleri katmerli şekilde arttırdı. Diyarbakır Barosu olarak demokrasinin vazgeçilmezi olmazsa olmazının bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğu kanaatindeyiz ve bunun için her zaman mücadelemizi sürdüren bir baroyuz” dedi.
Özmen, OHAL ile birlikte 4 bini aşkın hakim ve savcının ihraç edilmesinin yargıda bir boşluk yarattığını ifade ederek, yeni atanan bazı hakim ve savcıların mesleki tecrübesiz olmasının avukatların işlerini zorlaştırdığını da söyledi.
‘AVUKATLIK MESLEĞİNİN İCRA EDİLMEDİĞİ BİR YERDE BAĞIMSIZ YARGI DA OLMAZ’
Avukatlar Günü’nü yargının birçok sorunu ve probleminin bulunduğu bir ortamda karşıladıklarını ifade eden Özmen, “Bunun yanında avukatların da birçok problemi var. Özellikle OHAL sürecinin avukatlık mesleğinin yürütülmesini zorlaştırdığını söylemek gerekiyor. KHK’lerle avukatların haklarını ve savunma mesleğinin dokunulmazlığını zedeleyen bazı uygulamalar var. Bunlardan kısaca bahsedersek daha önce avukat bürolarının aranması, savcının bizzat katılması gerekiyordu. Ama şu an kolluk tek başına avukat bürolarında arama yapabiliyor. Avukatların müvekkilleriyle yaptığı görüşmelerde ses ve görüntü cihazının bulunması, bir görevlinin görüşmede hazır bulunması da avukat görüşmesini anlamsızlaştırıyor. Avukatlık mesleğini yaparken ne yazık ki hukuki yardım bu şekilde sekteye uğruyor. Aynı zamanda avukatlık mesleğini hukuk fakültelerinden başlayan ve son dönemlerde ekonomik problemleri de devam etmekte. Biz avukatlık mesleğine gerekli değerin verilmesi, avukatın yargı mekanizması içindeki konumunun özümsenerek vizyonuna uygun bir şekilde yürütülmesine imkan sağlayacak bir ortamın sağlanmasını talep ediyoruz. Avukatlık mesleğinin rahatlıkla icra edemediği bir ortamda bağımsız bir yargıdan söz etmek mümkün değildir. Bağımsız bir yargının olmadığı bir yerde de demokrasiden bahsetmek imkan dışıdır” şeklinde konuştu.
‘DOSYADA ELÇİ’Yİ ÖLDÜRDÜĞÜNDEN ŞÜPHE EDİLEN BİR KİŞİ BİLE YOK’
Diyarbakır Barosu olarak Tahir Elçi’siz 3’üncü 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlayacaklarını söyleyen Özmen, şunları dile getirdi: “Bu bizim için çok zor açıkçası. Acımız, kederimiz ve öfkemiz ilk günkü kadar taze. Öfkemizin temel sebeplerinden biri Tahir Elçi’nin faillerinin bulunmayışı. Yani 2,5 yılı geride bıraktık.   Cinayet onlarca kameranın önünde neredeyse canlı yayında işlendi. Ancak henüz soruşturma dosyasında şüpheli sıfatıyla dinlenen kimse yok. Yani Tahir Elçi’yi öldürdüğünden şüphe edilen bir kişi dahi yok. Olay günü ivedilikle olay yerinde soruşturmayı sonuca erdirecek, faili ortaya çıkaracak mermi çekirdeği veya benzer nüvelerin toplanması mümkün iken ne yazık ki olay yeri incelemesi yapılmadı. Dört Ayaklı Minare önünde Tahir Elçi’nin cansız bedeni alınırken ölümüne sebebiyet veren oradaki materyalin veya mermi çekirdeğinin alınmaması dosyadaki en büyük problemlerden biridir. Dosyanın geçmişine gidecek olursak,  soruşturma dosyası için hiçbir zaman gizlilik ve kısıtlama kararı alınmadı. Ancak biz 1 yılı aşkın süre soruşturma dosyasına kısmen ulaşabildik.”
‘CİNAYET ÇOK GÜÇLÜ VE KARARLI BİR SİYASİ İRADE İLE ÇÖZÜLÜR’
Tahir Elçi soruşturma dosyasını çözülebilmesinin tek ve sonuç doğurabilecek şartının güçlü bir siyasi iradenin varlığı olduğunu vurgulayan Özmen, Tahir Elçi cinayetiyle bir devrin kapanıp, yeni bir devrin açıldığı değerlendirmesi yaptı. Bu soruşturma dosyasının aydınlatılabilmesi için hükümetin çok ciddi ve güçlü bir siyasi bir irade ve kararlılık göstermesi gerektiğinin altını çizen Özmen, “Soruşturma dosyasının bu haliyle aydınlatılması çok güç görünüyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün hükümet ve devlet yetkililerinin bu anlamda bir irade ortaya koyarak Tahir Elçi’nin faillerinin bulunması ve yargı önüne çıkarılması noktasında görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum. Mevcut siyasal iktidarın İçişleri ve Adalet bakanlıkları üzerinde yapması gereken şu; özellikle İçişleri Bakanlığı üzerinden bu cinayetin aydınlatılabilmesi için özel bir soruşturma ekibi kurulabilir. Hassasiyetle bunun üzerinde durulabilir.  Şüpheli olan ancak tanık statüsünde ifadeleri alınan kişilerin tanık statüsünden çıkarılarak şüpheli olarak ifadelerinin alınması ve bu yönde işlemlerinin yapılması soruşturmayı hızlandıracaktır” diye kaydetti.
‘MERMİNİN NEREDEN GELDİĞİNİ, ŞÜPHELİ SAYISINI AZALTMAYI HEDEFLİYORUZ’
Elçi cinayetiyle ilgili emniyet, ajans ve işyeri güvenlik kameralarının görüntülerinin, yurt dışında görüntü, ses ve adli mimari uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından incelendiğini dile getiren Özmen, “Yurtdışında uzman bir ekip ses, görüntü ve adli mimari uzmanları ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. O gün olay yerinde bulunan kamera kayıtları üzerindeki incelemeler henüz devam ediyor. Bu çalışma anlamlı bir çalışma. Bu çalışmadan bizim beklediğimiz sonuç orada Tahir Elçi’yi katletmiş olabileceklerin yelpazesini daraltmak. Çünkü Tahir Elçi’nin vurulma anı esas alınarak orada bulunan kişilerden hangisinin hangi anda, hangi dakika ve saniyede silahını ateşlediğinin tespit edilerek şüpheli sayısını azaltmaya yönelik bir çalışma. Mayıs ayının sonuna kadar büyük bir ihtimalle çalışmanın neticeleneceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Olayın yaşandığı sokaktaki Mardin Kebap Evi isimli işyerinin 4 kamerasından sokağa bakan kamerasının çalışmamasının kendilerinden kuşku uyandırdığını ifade eden Özmen, yaptıkları itiraz üzerine görüntü kayıtlarının incelenmesi tekrar Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini ve bunun sonucunu beklediklerini söyledi. Özmen son olarak, Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılması için tüm demokratik etkinlikleri yapmaya devam edeceklerini belirterek, Elçi cinayetinin “faili meçhul” kalmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.
MA / Deniz Tekin – Devran Toptaş 

EN SON EKLENENLER