Özveri ve özen

Kurumların; bireysel inanç özgürlüğünün gücüne inanması gerekir, bireysel özgürlük sadece tanrıya ibadeti kapsamaz aynı zamanda insan hakları açısından büyük bir fırsat ve umuttur. Kurumların hedefi inancımızın ortak değerlerini saf ve temiz tutarak kodlamasını doğru yapmak olmalı. “Yol bir sürek bin bir tanımı da budur”, Kişinin inancıyla ilgili uygulanabilir alan yaratması, bağlayıcı ve geliştirici bir misyonla çalışması gerekir.

Biz Aleviler bulunduğumuz topraklarda egemen din anlayışının lehinde hızlı bir asimilasyon sürecine girmiş durumdayız.
Bir yandan Şiilik etkisiyle Şiiliğe yakın bir Alevilik, bir yandan Sünniliğin etkisiyle Sünnileşen bir Alevilik kuşatılmış bir öğretiyi görüyoruz.

Aleviliğin ne olduğu, nasıl başladığı, nasıl oluşturulduğu hakkındaki tüm belgeler, yorumlar, tanımlar inisiyatifimizden çıkmış durumda; Hz Ali ile başlayan Alevilik, Türk yorumu Şamanizm yorumu, Zerdüştlülüğün Anadolu versiyonu yada Hititlerden gelen kadim bir inanç tartışmasıyla süregelen masa başı tartışmaların konusu olan ALEVİLİK…
son zamanlarda daha vahim bir tarafa çekilerek İslam –Kuran ilişkisiyle sorguya tabi tutulmuş Emevi anlayışıyla rayından çıkartılmıştır.

Bunun en tipik örneği “Alisiz Alevilik” uydurması ile Alevileri Sünniliğe yaklaştırma taktiğidir. Diğer bir taktikte Kur’an hepimizin neden aynı olmuyoruz gibi yönetim baskısı ile bizleri bölüp parçalayıp sonrasında kendi tekellerine alıp sisteme bağlama…

Devlet yasal olarak görmediği cem evlerini “Kültür Merkezi “ olarak kabul ediyor, görmezden gelerek, ehlileştirdiği bazı kurumlar aracığıyla Alevi halkını Sünni yada Şiileştirme amacı gütmektedir,yapılan darbe sonunda birçok Alevi görünümünde olan kurumun böyle olduğu net ortaya çıkmıştı, görünürde Alevi ama taşıdıkları misyonun Alevi halkını dönüştürme ve sömürme olduğuydu.

Bunların çoğu Alevi halkına cahil gözüyle bakıyor sürekli onlara bilgi depolama ve uygulama yaptırma taktiği izliyordu. Hatta adları da irfan merkezi olarak geçiyordu. Bunu açıklamamdaki amaç şuan kaç Alevi Kurumu gerçek Aleviliği yaşatma ve koruma vizyonuna sahip, yada hangisinin hizmetinden emin yada ikrarından şüphe duymadığımızdır. Aslında sözüm sahte açılım paketlerine alet olup Alevilik tanımı yapma cesaretini egemen din anlayışına bırakan kurumlara…

Şimdi diyeceksiniz ki neden bu eleştiri bunun tek nedeni yaklaşık 40 yıldır Alevilik inancı açısından kurumsallaşmış kurumların etkisiz olması ne siyasette ne de beşeriyette Alevi halkını örgütleme becerisini göstermemesidir. Hatta sözde bir söylemde bir olma eğiliminden korkmalarını da sayabilirim. İşte durum ne olursa olsun sorunlarımız büyük, karmaşık ve zor peki nerden başlayacağız.

Önce kurum nedir kurumsallık nedir oradan başlayım.

Bizler demokrasi ve laik yönetimle barışık olan, ancak diyanet eliyle demokratik talepleri elinde alınan bir halkız. hatta mizansen bir varoluşun tam ortasındayız dünyada eşit yurttaşlık açısından her türlü yaptırıma tabi olup yok sayılan halk biziz, hatta ibadethanelerinde katledilen halkta biziz.

İşte o halk biziz. İnancının tanımını bile devlet eliyle yapılmaya çalışılan tek halk da biziz, Avrupa insan hakları mahkemesinde inançlarını özgürce yaşama hakkı elde eden tek halkta biziz tüm bunlar yaşanırken Alevi kurum ve kuruluşlarından bahsetmek biraz ironi ve komik değil mi sizce de yani gerçekten Aleviliği yaşatmak isteyen bir kurum bu şartlarda varlığını sürdürebilir mi sizce?

Peki, Alevi kurumları ne yapar?
Kurumların en büyük hizmeti Cenaze hizmeti gibi sorgulanamayan tehlikesiz hizmet bunun dışındaki tüm hizmetleri sorguya, yaptırıma, baskıya maruzdur.
Kurumlar kendi içinde kurumsal kimlik olarak da ayrılmaktadırlar

-Köy derneği statüsünde olup inanç hizmeti vermeyen Alevi kurumları

-Hem inançsal hem de kültürel hizmet vermeye çalışan dergah niteliğindeki Alevi kurumları

-Salt siyaset üreten, inançsal hizmet vermeyen kurumlar
Şimdi köy statüsünde olan aslında köy derneği, diğerleri vakıf yada sosyal kültürel, inanç merkezi derneği olarak geçiyor yani kurumsal kimlik tanımları bu aslında hepsi hizmet vermek için yasal olan yöntemlerden yola çıkarak yasaklı inançlarını yaşatmak için kurulmuş birer merkez. Doğal olarak dernek veya vakıf olmaları onların faaliyetlerinin devlet tarafından kontrol edilmesini kolaylaştırıyor bu nedenle aslında devlet buna izin vererek bir bakıma eğitim kurumu adı altında Alevileri disipline etmeye çalışıyor. Ve bundan vazgeçip eşit vatandaşlık hakkını gasp ediyor. Bir yandan holdingleşen diyanet bir yandan fakirleştirilerek diyanete bağlanmaya çalışılan kurumlarımız var ……

EN SON EKLENENLER