Semih ve Nuriye’nin tutuklanması zorla müdahaleye mi yönelik?

Açlık grevinin en kritik aşamasında kapıları kırılarak yerlerde sürüklenerek gözaltına alınan ve tutuklanan Semih Özakça ile Nuriye Gülmen’e cezaevinde zorla beslenme yönünde müdahalede bulunabileceği belirtiliyor.

Bu iddiayı tutuklamadan kısa süre önce İnsan Hakları aktivistlerinden akademisyen Kerem Altıparmak gündeme getirdi. Altıparmak, facebook hesabından yaptığı paylaşımda, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanma talebinin asıl gerekçesinin 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 82. maddesi olduğunu düşündüğünü belirterek, “Bu madde zorla beslemeye imkan veriyor. (Aynı Yasanın 116. maddesi uyarınca bu kural tutuklulara da uygulanabiliyor). Dışarıdaki açlık grevine bu tür bir müdahalenin yasal dayanağı yoktu. Ya bunun için bir KHK çıkaracak ya da bir şekilde açlık grevinde olanları tutuklayacaklardı.

Tabii böyle bir tutuklama sadece kağıt üzerinde geçerli olacaktır. Çünkü bu gerekçeyle tutuklama yapılamaz. Böyle bir nedenle tutuklama yapılmasına dair yasalarda bir hüküm yok” değerlendirmesinde bulundu. Altıparmak değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

GERÇEK AMAÇ DAHA SONRA SAPTANABİLİR

“AİHS’in 18. maddesi uyarınca Sözleşme hükümleri ile izin verilen kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz. Bu nedenle, zorla besleme yapmak amacıyla tutuklama yapmak da mümkün değildir. Karara bu nedenle tutukluyoruz demeyecekler başka bir gerekçe yazacaklar ama bu durumun daha sonra saptanmasına mani değil. Yani gerçek amacın farklılığı daha sonrasında da saptanabilir.

DOKTOR RAPORU İLE MÜDAHALE EDECEKLER

Zorla besleme konusunda da sınırsız bir yetki yok. 82. madde de ‘hayatî tehlikeye girme veya bilinç bozukluğunun hekim tarafından belirlenmesi’ koşulu getiriyor. Ama nihayetinde böyle bir doktor raporunun kolayca temin edilebileceğini tahmin etmek güç değil. Ancak bu yapılırsa, bu da Sözleşmenin 3. maddesinin ihlaline neden olabilir. AİHM, zorla beslemeyi kategorik olarak reddetmiyor. Ama bunun koşulları var. Tabii bugüne kadarki vakalarda hep hapiste olan kişinin açlık grevi tartışılıyordu, ilk defa açlık grevini sonlandırmak için bir tutuklama vakasıyla karşı karşıyayız, bu temel ilkeleri etkiler mi onu kestirmek güç.”

‘ZORLA MÜDAHALE TELAFİSİ MÜMKÜN ZARARLARA YOL AÇAR’

TTB Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ise zorla müdahale etmenin ciddi riskleri olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Hiçbir şekilde normal bir insan açısından hayal dahi edilemeyecek bir süreç yaşanıyor. ‘Derhal işimi geri istiyorum’ talebiyle ortaya çıkan bu insanların uğradıkları haksızlık son bulmalı. Yapılacak iş işimi geri istiyorum diyen insanların taleplerine cevap vermektir.

Zoru çağrıştıracak hiçbir işlem yapamaz. Mesele tıbbi meselenin ötesindedir. Tıpta zor kavramı varlığına aykırıdır. Zarar vericidir, o yüzden tıbbın varlığını ortadan kaldırıyor. Zor girdiği anda tıbbın içine insan zarar vermiş olursunuz. Tıp insana yarar sağlamak için kıymetli bir disiplindir yoksa zarar vermek için başvurulamaz.

Bu tutuklama hiç bir şekilde kabul edilemez. Zorla kapatma anlamına gelir ki herhangi bir sağlıklı insanın sağlığına zarar verir. 76 gündür açlık grevinde olan insanlara bu yapılamaz. Aslolan yaşamdır derhal salınmalıdır, derhal açlık grevini çözecek olan işlem yani işlerine iade edilmeleri gerekiyor.”

EN SON EKLENENLER