‘Suriyeli kadınlar her konuda saldırıya uğruyor’

İHD Mülteci Komisyonu Sözcüsü Avukat Gülseren Yoleri, Suriyeli mülteci kadınların hem cinsel konularda hem de savaş ve mültecilik sırasında sürekli saldırıya uğradıklarını belirterek, “muta nikahı” ve “ikinci eş” olarak zorla evlendirilmelerinin de toplumda, “istenmeyen kadın” algısına yol açtığına vurgu yaptı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Mülteci Komisyonu Sözcüsü Avukat Gülseren Yoleri, Türkiye’de yaşayan mültecilerin durumuna dikkat çekti. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın hemen her ülkesinde mültecilerin ikincil insan konumunda görüldüğüne söyleyen Yoleri, birçok konuda hak ihlaline maruz kaldıklarını ifade etti. Mülteciyi, “savaş koşullarında veya şiddetten kaynaklı zorunlu göçe tabi olan insanların başka ülkelerde yaşamı sürdürmek zorunda kalması” olarak tanımlayan Yoleri, özellikle kadın ve çocuk mültecilerin savaştan kaçış yolundan başlamak üzere, kampta ve yaşamsal faaliyetlerini yürüttükleri her yerde hak ihlallerine maruz kaldıklarını kaydetti.

İhlallerin başında taciz ve cinsel istismarın geldiğini ifade eden Yoleri, “Özellikle Suriyeli mülteciler ile beraber karşımıza çıkan temel konu kadınların ‘muta nikahı’, ‘kuma’ olarak alınması ve fuhuşa zorlanmaları oluyor. Kadınlar hem cinsel konularda hem de savaş ve mültecilik sırasında sürekli saldırıya uğruyorlar” dedi.

‘İKTİDARDAN GELEN YAKLAŞIM HALKIN YAKLAŞIMLARINI GÜÇLENDİRİYOR’

Mülteciler ile ilgili olarak son dönemde nefret söylemlerinin de arttığının altını çizen Yoleri, son olarak Sakarya’da öldürülen Suriyeli kadın Emani el-Rahmun’un hem cinsiyet hem de nefret suçuna tabi olan bir saldırıya maruz kaldığını kaydetti. Suriyeli mülteci kadınlara yönelik “muta nikahı”nın ve “ikinci eş” olarak zorla evlendirilmelerinin toplumda, “istenmeyen kadın” algısına yol açtığına vurgu yapan Yoleri, “Kendi içinde bile farklı olanı sevmeyen, ırkçı yaklaşımlarla öteleyen bir zihniyete sahip bu toplum, dışarıdan gelmiş yabancılara karşı çok daha boyutlu olarak bu duyguları hissediyor ve ortaya koyuyor” dedi. Toplumda oluşan öteleyici yaklaşımın üstten gelen yaklaşımlar doğrultusunda ilerlediğini belirten Yoleri, “Toplum, iktidarda ve devlette nasıl söylemler ve yaklaşımlar varsa bunun üzerinden yol alıyor. Örneğin, iktidardan gelen ırkçı bir yaklaşım halkın da bu konudaki yaklaşımlarını güçlendirmektedir” diye konuştu.

‘MÜLTECİLER PAZARLIK MALZEMESİ OLARAK GÖRÜLÜYOR’

Türkiye’de yaklaşık 3 buçuk milyon Suriyeli mültecinin olduğu bilgisini paylaşan Yoleri, mültecilerin insan olarak değil, pazarlık yapılacak malzeme olarak görüldüğüne dikkat çekti. Yoleri, “Biz iktidarın bu noktadaki yaklaşımlarını gördük, dolayısıyla toplumda onlara insanmış gibi bakmıyor ve onlarla ilişki kurarken de bu söylemi ortaya koyuyor. Nefret ve kadın cinayetleri bu yaklaşımın en net karşılığıdır” dedi.

Sosyal yaşamda ötekileştirilen mültecilerin söz konusu maddi konular olduğunda en ağır koşullara maruz bırakıldığını işaret eden Yoleri, “Uzun zamandır insani değerlerin yerine paranın ve çıkarların ön plana geçtiği bir süreç yaşıyoruz, yabancılar da süreçten nasibini alıyor” diye konuştu.

‘İKTİDARIN UYGUN GÖRDÜĞÜ KADAR HAK VERİLİYOR’

Türkiye’de mültecilere yönelik bir statü sorunu yaşandığını dile getiren Yoleri, “Her mülteciye ayrı bir statü biçilmiş durumda. Suriyeli mültecilere geçici koruma yönetmenliği var, Şengal’den gelenler bir dönem hiçbir hakka sahip değildi. Çok dereceli bir uygulama söz konusu. İktidarın uygun gördüğü kadar bir hak uygulanıyor” diyerek mültecilerin keyfi uygulamalara maruz kaldığını belirtti. Dünya üzerinde de mültecilere yönelik belli antlaşmaların ve sözleşmelerin olduğunu kaydeden Yoleri, “Geri kabul antlaşmaları var. Bunların bazıları açık, bazıları ise gizli antlaşmalar üzerinden yürüyor. Mülteciler hangi ülkeye gelmiş olursa olsunlar, eğer geri gönderecekleri ülkede tekrar şiddete maruz kalacaksa mülteciler geri gönderilmez. Buna rağmen Avrupa’ya giden mülteciler tekrar Türkiye’ye geri gönderiliyor. Bu durum da nefret cinayetlerinin önünü açıyor” sözleriyle mültecilerin yaşam hakkının tehdit altında olduğunu söyledi.

‘GÜVENLİ ÜLKE YOK’

Dünyada ülke çıkarlarının yaşam hakkından daha ön plana çıktığını belirten Yoleri, “Yaşam hakkının ötekileştirilmesi dünyada kabul edilmiş mülteci statüsünün ve ilkelerin tamamının ihlalidir. Yani mülteciler dünyanın neresine giderlerse gitsinler temel ihtiyaçları olan yaşam hakları korunamıyor. Dünyanın tamamı insan hakları konusunda geriye doğru gidiyor. Dünyada güvenli ülke var demek neredeyse imkansız” dedi.

‘KARIN TOKLUĞUNA ÇALIŞIYORLAR’

Mültecilerin yaşamın her alanında sıkıntılar yaşadığını ifade eden Yoleri, “Sağlık, eğitim ve barınma hakkı bu sorunların başında gelen temel sorunlar. Çalışma koşulları başlı başına yaşanan sorun, ‘karın tokluğuna çalışma’ tam anlamı ile karşılık buluyor. Öte yandan yaşamsal boyutta saldırılara uğruyorlar ve bunlar ile ilgili çalışma yürütülemiyor. Temel hak ve özgürlükleri kullandırılmıyor” dedi.

EN SON EKLENENLER