Tahliye edilen kanser hastası Baymış: Arkama bakıyorum

Cezaevinde kanser hastalığına yakalanmasının ardından kaldırıldığı hastanede tedavi gördüğü sırada tahliye edilen Nihat Baymış, “Çıktığıma sevinmiyorum. Benim durumunda olan insanlar içeride. Arkama bakıyorum. Ben çıktım ama iş bitmiyor” dedi.

Şakran T Tipi 4 No’lu Cezaevi’nde 6 yıldır tutulan lösemi hastası (kan kanseri) Nihat Baymış, rahatsızlanarak İzmir Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. 9 Mayıs Salı gününden bu yana kemoterapi tedavisi gören kanser hastası Baymış, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun “Cezaevinde kalamaz” raporu vermesinin ardından dün tahliye edildi.

Tahliyesinin ardından kaldığı hastaneden taburcu edilen Baymış, hastalığının ilerlemesi nedeniyle 11 kilo kaybetti. Kanserin son aşamasını yaşayan Baymış, tedavisini İstanbul’da sürdürmeyi planlıyor. Baymış, cezaevinde yaşadıklarını ve hasta tutukluların durumlarını anlattı.

‘İDARENİN BASKISI ÖLDÜRMEYE YÖNELİKTİR’

Siyasi tutuklular üzerindeki baskının gün geçtikçe arttığını ve hasta olanların da bundan nasibini aldığını ifade eden Baymış, “Öcalan üzerindeki tecrit uygulamaları ile birlikte cezaevinde bulunan tüm siyasi tutsakların üzerinde de kısıtlamalar, keyfi uygulamalar ve baskı arttı. Hastaneye götürmeme, sevke götürmeme durumları ister istemez hasta tutsaklar üzerindeki hastalığını daha da ilerlemesine neden oldu. Bütün arkadaşlarımızın durumu böyledir. Bu şekilde birçok arkadaşımız var. Hastalıkları ilerledi; ancak bakmıyorlar, bakmadıkları için hastalıkları ilerliyor. Doğru bir tutum, tedavi ve bakım yok. İdarenin baskısı sanki insanları öldürmeye yöneliktir. Böyle bir politika uyguluyorlar. Zamanında tedavi edilmedikleri için hastalık ilerliyor ve daha beter hale geliyor. Bana iki kez ‘İç kanama geçirdin’ dediler. Hâlbuki iç kanama değil kan kanseri çıktı” dedi.

ŞİKAYET DİLEKÇESİNE SORUŞTURMA

Cezaevinde hasta olmanın ölümü beklemek ile eş anlama geldiğini kaydeden Baymış, cezaevi müdürü, savcısı ve gardiyanının bu konuda beraber hareket ettiğini ifade etti. Hastaneye başvuruların engellendiğinin altını çizen Baymış, “Hastasınız, rahatsızsınız ama derdinize çare olan yok. Çünkü kısıtlama var üzerinizde. Hastalıkla nasıl mücadele edeceksiniz. Tedavi olmanız gerekiyor. Tedaviniz kısıtlandığı zaman şikayet ediyorsunuz. Şikayet dilekçeniz geri geliyor. Cezaevi savcısı direk olarak bunu engelliyor. Güneş Hanım diye biri var o da engelliyor. Dilekçelerimiz dışarı çıkmıyor” diye konuştu.

Üstelik dilekçe yazdıklarında haklarında tutanak tutulduğunu da anlatan Baymış, “Diyelim ki İHD’ye Gözlem Evi’ne dilekçe yazıyoruz gitmiyor. CHP’yi kaç kez hasta tutsaklar için davet ettik. Hakkımızda tutanak tuttular. Yalan yanlış beyanda bulunuyormuşuz. Hakkımızda soruşturma açıldı. Hasta insan içeride ancak ölümü bekleyebilir başka neyi bekleyebilir ki?” diye sordu.

DUYARLILIK ÇAĞRISI

Hasta tutuklu ve hükümlülerin durumunun her geçen gün ağırlaştığını belirten Baymış, kamuoyuna şu çağrıyı yaptı: “Hasta tutsak arkadaşlarımız için daha fazla duyarlı olmaları gerekir. Daha fazla baskı uygulamaları gerek. Yoksa bu şekilde içerideki hasta arkadaşların durumu git gide ağırlaşıyor. Bir hasta arkadaşımız çıkıyor, iki gün sonra bakımsızlıktan yaşamını yitiriyor. Ciddi bir duyarlılık bekliyoruz. Arkadaşlarımızın durumu çok ağır. İlgi olmadığı zaman daha kötü oluyor arkadaşlarımız. Benim gibi onlarcası binlercesi var.”

‘ÇIKTIĞIMA SEVİNMİYORUM’

Yaklaşık 7 yıl aradan sonra ilk defa hastane bahçesine çıkan Baymış, tahliye edilmesine sevinemediğini şu sözlerle anlattı: “Dışarıda hissettiğim bir şey yok. Çünkü benim durumumda olan insanlar var. Arkama bakıyorum. Tamam, ben çıktım ama iş bitmiyor. Bu insanlara yardımcı olmam için hasta dahi olsam benim daha çok mücadele etmem gerekiyor. Benim bu arkadaşları kamuoyuna taşımam gerekiyor. Bende tahliye sevinci yok. Arkadaşlarım var ve günden güne eriyorlar. Bütün hasta tutsaklar tahliye olsa belki sevinirdim. Ama şu an yaşadığım bir sevinç yok.”

Cihan Başakçıoğlu – dihaber

EN SON EKLENENLER