Xızır Ayı: Paylaşmak, Sevmek ve Barış

Cihan var olduğundan itibaren insanların bir dermân arayışı mevcuttur. İnanca veya kavime göre bu dermânın adı değişmiştir belki; ancak varlığına dair anlatımlar benzer şekilde ilerlemiştir. Kızılbaşlarda dermân olan Xızır ise Hzır / Xızır bunların ötesinde bir yere sahiptir. Elbetteki görünür mânâda Hızır/ Xızır darda olanın yardımına yetişen, onu çağıranın karşısına çıkan, bazen atlı bazen çıplak ayaklı, bazen kadın bazen erkek, bazen yaşlı bazen genç biridir. Bu noktada diğer inançlarla ortaklığı olmakla birlikte bâtında Hızır/ Xızır çok daha farklıdır.

Hızır yalnız bir “erkeğe” ve dahi “insana” sabitlenmeyecek kadar derin bir kavramdır. Bu sebeple Kızılbaş inancına göre Hızır/ Xızır bu anlatılarda olduğu gibi her daim bir insan olmak zorunda da değildir. İnsana yardım eden veya insanı iyiliğe, doğruluğa iten herhangi bir işaret odur. İnsanın nefsini yenmesine sebep olan, ucu bucağı olmayan sevgi odur. Hızır/ Xızır insanı paylaşmaya teşvik edendir. Bir elin verdiğini ötekinin görmemesidir. Bu yüzden Kızılbaşlar hem bir insanın Hızır/ Xızır olduğunu düşünürken hem de dönüp kendi içlerine bakarlar; “Ben kime Hızır olabildim?” diyerek. Kime sebep oldum, kimi güzelliğe çektim, kiminle paylaştım varımı diye sorgularlar kendi özlerini.

Yöreden yöreye belli değişiklikler gösterse de Hızır ayının bazı ritüelleri vardır. Bugün (13 Şubat) Alevilerin Hızır Orucu başladı. Kim darda kalırsa Hızır’ın ona yardım edeceğine inanan Aleviler “Yetiş ya Hızır” diyerek 3 gün oruç tutarlar; üçün mânâsı vardır. İnanışa göre; Hasan ile Hüseyin hastalanınca Muhammed, Fatma’ya 3 gün oruç tutmasını söyler. Üç akşam oruç açarken sırayla yoksul, esir, yetim gelip ondan yemek ister. Yemeklerini 3 gün başkasına verip oruçlarını su ile açan Fatma ile Ali’nin durumu Muhammed’e ayan olur. Bunun üzerine Muhammed gelip kızından yemek ister. Fatma evde yemek olmadığını bilerek mahcup mutfağa gider ve orada hazır bir sofra görür. Muhammed: “Ya Fatma, sizden yemeği isteyen de bu nimeti sunan da Hızır’dır” der.Bir söylenceye göre ise Kızılbaşlar, Xızır ile İlyas’ın buluşup yemek yemeden su içmeden 3 gün sohbete dalmalarından sonra 3 gün oruç tutmuşlardır. Bu anlatılardan başka anlatılar da olmakla birlikte bilinir ki Alevilikte 3 rakamı pek mühimdir. Bu bağlamda Xızır Ayı dönemi misafire Xızır gözüyle bakılır ve ona hizmet edilir. Oruç tutan bekârlar su içmezler ve orucun üçüncü günü gece rüyaya yatarak evlenecekleri kişinin veya onun ailesinden birinin elinden su içeceklerine inanırlar.

Diğer adetlerden biri ise her sabah eve su serpmektir örneğin. Hanenin temizlenmesi demek gönüllerin yıkanması, pak olmasıdır. Temizlenen nefis ile yapılan lokmalar özellikle Çarşamba gününden hazırlanır ve Perşembe akşamı o lokma evin bir bölümüne veya kapının önüne bırakılır. Sabah Hızır/ Xızır’ın o eve mihmân olup olmadığı bu şekilde kontrol edilir. Bu adeta evin küçükleri için heyecanla beklenen bir oyundur. Sabah lokmadan bir nişan aranır. Lokmadan alıp yediğini görmek gibi eğer lokmanın üzerine bir yaprak düşmüş ise o da Hızır’dır! Doğada var olan her şey odur…

2018 senesinde Hızır/ Xızır ayının her şeye rağmen bereketle geldiği inancındayım. Bir çiçek gibi açacak Hızır ve cihana barış getirecek bu sene.

Umut ile…

EN SON EKLENENLER