Erkek şiddetine boyun eğmedi: Direnmenin mutlaka bir yolu vardır

 18 yıl boyunca evli kaldığı erkeğin ikinci kez evlenmesini kabul etmeyerek kendine yeni bir yaşam kuran Suzan Öztunç, şiddete maruz bırakılan kadınlara, “Baskılar karşısında direnmenin mutlaka bir yolu vardır” dedi.

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Suzan Öztunç (37), erkek şiddeti, sömürü ve cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadeleyi seçen bir kadın. 6 çocuk annesi Öztunç, 18 yıl boyunca evli kaldığı erkeğin ikinci kez evlenmesini kabul etmeyip yeni bir yaşam kurdu ve çeşitli işlerde çalışarak çocuklarına baktı.
Yıllarca evli olduğu erkeğin şiddetine maruz bırakılan Öztunç, “18 yıl boyunca şiddet gördüm. Bana da çocuklarıma da kötü davranıyordu. Eve ‘eşim’ diye getirdiği kadınla da beni birbirimize düşürmeye çalışıyordu. ‘O okul okumuş, sen cahilsin. Onun dengi değilsin’ şeklinde hakaret ediyordu. Evin odalarını bölüp, ‘Sen orada yaşayacaksın, eşim şurada yaşayacak’ diyordu. Bu durum çekilecek ya da kabul edilecek bir durum değildi. Evde geçirdiğim her anımı zehir eden bir insana neden katlanayım diye düşündüm” dedi.
‘BABASINI YARALADI OLAYI BANA YÜKLEDİ’
Öztunç, evli olduğu erkeğin kendisine uyguladığı şiddetlerden birini de şu sözlerle anlattı: “Evde babasıyla kavga etti. Babasını yaraladı. Öyle olunca benim üzerime attı suçu. Polis geldi, bütün aile söz birliği yaparak ‘Gelinimiz kayınpederini vurmuş’ dediler. Emniyet aldı beni karakola götürdü. Küçücük bebeğim vardı. Birkaç gün nezarethanede kaldım, neyse ki polis sonra anladı benim yapmadığımı. Öyle serbest bıraktılar. Bunun gibi onlarca acı yaşadım.”
KOYUN SAĞARAK GEÇİMİNİ SAĞLADI 
Ailesinin yaşadığı köye giderek kendisine ayrı bir ev tutup daha sonra çocuklarını yanına alan Öztunç, zorluklarla evi döşediğini söyledi. Köyde koyunları olan ailelerin sütlerini sağmakla işe başladığını dile getiren Öztunç, “Sabahın erken saatlerinde işe koyulmak için uyanırdım. Koyunlar güneşin doğuşuyla köyün biraz yukarısına inerdi. Ben de kovalarımı alır, yola çıkardım. Öğlene kadar bu iş sürerdi. Çünkü yüzlerce koyunu sağardım. Uzun yıllar bu işten hem para kazandım, hem de yoğurdumu, peynirimi karşıladım. Ama sadece bu işi yapmakla geçinemiyordum. Mesela kaz almıştım, onları besleyip satıyordum. O da yetmiyor oyalar, yazma, patik yapar satardım. Bir iş değil, birkaç işi birlikte yaparak ayakta kalmam gerekiyordu. Sonuçta; kendime ve çocuklarıma bakamazsam birilerinin gelip ‘Git eşinin yanında otur’ diyeceklerini biliyordum. Bu sözü söyletmek istemedim” diye anlattı.
‘EVİNE DÖN’ ÇAĞRILARINA KULAK ASMADI 
Evden ilk ayrıldığı günlerde yakın çevresinin, “Evine dön” çağrılarına kulak asmayan Öztunç, “Ben hep ‘Eğer sorun eve ekmek getirmekse, ben hem eve ekmek getireceğim hem de çocuklarıma şefkat sevgi vereceğim’ dedim. Eşim zaten evine, çocuklarına hiçbir şey yapmıyordu. Ama nedir sırf erkektir. Kötülük yapsa da kimsenin gözüne batmaz. Neden eşim iki kadınla evlensin? Bunu niye kadınlar kabul etsin? Sanki kendisi mükemmel ve bunu yapması kendisine hakmış gibi kalkıp ‘başka kadınla daha evleneceğim sen de bunu kabul edeceksin’ diyordu. Yavaş yavaş maddi durumum düzelince, köyde küçük bir bakkal dükkanı açtım. O bakalı 6- 7 yıl işlettim. En son sokağa çıkma yasağında yıkıldı, ben bir daha toparlayıp açamadım. Ama yine çocuklarım büyüdü, 2 kızım evlendi, kendileri de çalışıyor” dedi.
‘MÜCADELEM BİTMEDİ’ 
Mücadelesinin bitmediğini, ölünceye kadar devam edeceğini dile getiren Öztunç, “Hala elinde işlediğim oyalarla dolaşıyor, işlemeye devam ediyorum. Çalışmaya alıştım. Eşimden ayrılmak bana çok şey öğretti. Onunlayken işkence, şiddetten başka bir hayat görmedim. Evden ayrıldığım zaman insanların arasına çıkmayı öğrendim” ifadelerini kullandı.
‘BASKILAR KARŞISINDA DİRENMELİYİZ’
Evli olduğu süre boyunca tek bir iyi anının olmadığını dile getiren Öztunç, köleliği kabul etmediği için boşandığını söyledi. Öztunç, “O şiddette rağmen hep kendime; ‘Anneyim çocuklarım için bu güne de katlanayım’ diyordum. Sonra bir gün geliyor ve bir saniyesine bile katlanamayacağınızı görüyorsunuz. Evet şiddete sesimi çıkaramıyordum; ama bu korktuğum anlamına gelmemeli. Ben ses çıkarmadıkça eşim ondan korktuğumu zannediyordu. Oysa öyle değil, anneydim ve fedakarlık yaptığımı sanıyordum. Şimdi Emine adında kardeşim yanımda oturuyor. Bugüne kadar ondan başka kimseden bir destek görmedim. Evden çıkar çıkmaz o bana destek oldu. Hep yanımdaydı, yardımcı olmaya çalışıyordu. Sonuçta yol yöntemler bellidir. Evlen iyi hoş; ama insan geçinemediği zaman yol bellidir. Şiddet ölüme kadar sürdürülemez. Sokakta, evde, hastanede yani hayatın her yerinde kadınların üzerindeki baskı artarak devam ediyor. Sırf bunun için bile olsa, kadınlar 8 Mart’ı her zamankinden daha güçlü bir sesle kutlamalıdır. Baskılar bize daha güçlü olmayı öğretmeli ve baskılar karşısında direnmenin yollarını bulmamız gerekiyor” mesajı verdi.
MA / Nimet Ölmez

EN SON EKLENENLER