Konca’dan 8 Mart’a çağrı: Özgürlük için sokakta olmalıyız

OHAL koşullarında kadınların zorlu bir yıl geçirdiğini söyleyen HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, savaşa kadınların dur diyebileceğini ve 8 Mart’ın da buna vesile olabileceğini belirterek, “Demokrasi, hak, adalet, özgürlük için sokakta olmalıyız” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 11 Şubat’taki 3’üncü Olağan Büyük Kongresi sonrası bir araya gelen partinin Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair planlamasını açıkladı. Toplantıda yeniden Kadın Meclisi Sözcüsü olarak belirlenen Besime Konca, dün Batman’da gözaltına alınmadan önce 8 Mart’ın kadınlar için anlamını ve partilerinin etkinlik programını anlattı.
AKP’nin kadına yönelik politikalarının toplumsal cinsiyet ayrımcılığını meşrulaştırdığını dile getiren Konca, “AKP faşizminin kurumsallaşmasıyla birlikte toplumsal cinsiyetçiliği meşrulaştıran, milliyetçiliği, militarizmi besleyen politikalar adım adım hayata geçirildi. Parlamentoda kadın milletvekillerine karşı geliştirilen dil ve üslup;  kadınlardan başlayarak, çocukları, toplumu, muhalefeti, sözünü söyleyen herkesi kapsayan bir politik ve psikolojik şiddet haline geldi” dedi.
‘OHAL KADINLAR İÇİN HEP VARDI’
Konca, Türkiye’de kadınların hep Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında yaşadıklarını; ancak bir yılı aşkın süredir devam eden ve tüm toplumu kapsayan OHAL ile birlikte bu koşulların giderek ağırlaştığını belirtti.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi dışında herkesi düşman olarak gördüğünü dile getiren Konca, bu hali açık bir şekilde politik söylem malzemesi haline dönüştürdüğünü söyleyerek, “Kadının sokağa çıkıp çıkmama halinden, emek alanında ucuz iş gücü olarak kullanılmasına, ev içi emeğinin sömürülmesine kadar kadınlara kölelik dayatılıyor. Hükümet, işsizliğin kadınların iş talep etmesine bağlı olarak arttığı yönünde açıklamalar yapıyor. Bu ne demek; kadın iş aradığı veya çalıştığı için işsizlik artıyor. Kadının kamusal alanda çalışmasını, kendi emeğiyle kendi özgürlüğünü elde etmesi tehlike olarak görülüyor” ifadelerini kullandı.
‘2017 KADINLAR İÇİN ZORLU BİR YILDI’ 
OHAL ile birlikte kadına yönelik şiddetin de arttığını söyleyen Konca, özellikle 2017’nin kadınlar açısından zorlu bir yıl olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “2017 yılı ile birlikte kadınları fiziki olarak katleden, teşhir eden, hedef haline getiren birçok örnekle karşılaştık. AKP hükümetiyle birlikte şiddetin, kadın cinayetlerinin yüzde bin 400 arttığı bir süreç yaşandı. 2017 yılında 400’ün üzerinde kadın cinayeti yaşandı. Çocuk istismarında artış yaşanan bir yıldı.”
TUTUKLU KADIN SİYASETÇİLER 
Siyasetçilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara da dikkat çeken Konca, “Figen Yüksekdağ, Leyla Güven, Ayla Akat Ata, Sebahat Tuncel, Çağlar Demirel’e kadar onlarca eşbaşkanlarımız ve milletvekili arkadaşlarımız cezaevindedir. Bu arkadaşlarımız, milyonlarca kadının iradesi olarak siyaset alanında yer alan, söz söyleyen kadınlardır. Bu arkadaşlarımızı hukuksuzca tutuklayarak kadına siyaset yapmaması söyleniyor. Kadına ‘Özgürlüklerden, demokrasiden, hak talebinden bahsedersen ben seni rehin alırım’ deniliyor. Bunun üzerinden topluma da mesaj veriliyor” diye konuştu.
‘İSTİMAR KONUSUNDA SAMİMİ DEĞİLLER’
Son dönemde çocuklara yönelik istismarda artış yaşandığını, bunun AKP hükümetinin politikalarından bağımsız olmadığını belirten Konca, hükümetin istismarın önünü açan birçok yasal düzenlemeye imza attığını söyleyerek, “Bu, aslında Ensar Vakfı’nda yaşanan cinsel istismar süreci ile kendini gösterdi. O dönem onlarca çocuk istismara uğradığında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı bunun önüne çeper olmasaydı, toplum bu kadar tepki koysaydı ki -konuldu ama yeterli değildi – taciz ve tecavüz bu kadar yaygınlaşmazdı. Hükümet 12 yaşındaki kız çocuğunun tacizcisiyle, tecavüzcüsüyle evlenmesi için parlamentoya yasa getirdi. Şimdi çıkıp ‘Biz kimyasal hadımı gündeme getirebiliriz, buna önlem alınmalı’ gibi söylemlerde bulunuyor. Bu iki örneğe baktığımızda da samimi olmadıklarını görüyoruz” dedi.
‘TOPLUM ŞİZOFREN HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’
Tüm bu yaşananlara bakıldığında şiddeti besleyen politikalarla topluma mesaj verilmek istendiğini belirten Konca, iktidarın kadın kimliğine yönelik saldırılar üzerinden erkek egemen bir toplum inşa etmeye çalıştığını söyledi.
Toplumda iyilik, güzellik, barış ve demokrasi adına söz söylenmesinin neredeyse imkansız hale getirildiğine dikkat çeken Konca, “Savaşa hayır” diyenlerin suçlu ilan edilerek tutuklandığını hatırlatarak, “Hükümet bugün kendisi Efrin işgalini savaş olarak tanımlıyor; ama kamuoyunda ‘Ben bu savaşı istemiyorum, bu benim savaşım değildir’ denildiği takdirde de bir saldırı başlıyor. Bunların hepsi aslında toplumda yaratılmak istenen çürümenin, yozlaşmanın göstergesidir. Tam da bu noktada Türkiye’de medyanın üstlendiği rol de savaşı, şiddeti, ölümü kutsayan bir noktadadır. ‘Vatan elden gidiyor’ söylemiyle toplum şizofren bir hale getirilmeye çalışılıyor. Onun için askerinden, polisine, evdeki erkeğe kadar herkes kendine bir vazife çıkartıyor. Savaş ve savaşa yönelik politikalarla birlikte şiddet sarmalı büyüyor” diye belirtti.
Savaşın Türkiye’ye bir getirisinin olmadığını aktaran Konca, ekonomik, sosyal açıdan savaşın bir şey kazandırmadığı gibi ülke genelinde bir belirsizlik hali yarattığını ve bu atmosferden de en çok kadınların etkilendiğini söyledi.
‘YASAKLARA RAĞMEN KADINLAR ALANLARA ÇIKTI’
Tüm bu şartlara ve politikalara rağmen kadınların hakları için mücadele etmeye devam ettiklerini, geçtiğimiz yıl da bu kapsamda 8 Mart’tan itibaren alanları doldurduklarını söyleyen Konca, eskiden bir tek bölge kentlerinde mitingler yasaklanırken OHAL ile birlikte birçok ilde 8 Mart’ın yasaklandığını; ancak buna karşı kadınların yasakları ortadan kaldırdıklarını ifade etti.
Konca, bu yıl da 8 Mart’ın önemli bir noktada durduğunun altını çizerek, “Tüm bu politikalar, 8 Mart’ı daha güçlü bir şekilde karşılamamızı zorunlu kılıyor. Bir kutlamayla birlikte aynı zamanda taleplerimizi dile getirme, faşizmi, erkek egemenlikli şiddeti, OHAL koşullarını, kadın katliamlarını, çocuk istismarını da durdurmanın yollarını aramanın eylemi olmalı. Durdurmanın protestosu olmalı.”
‘1 MART’TAN 8 MART’A KADAR YA ÖZGÜRLÜK YA ÖZGÜRLÜK’
“Rejim ısrarla ‘Ya faşizm ya faşizm’ diyor başka bir çözüm yolu koymuyor toplumun önüne. Bizim bu ülkeyi faşizme bırakmamamız lazım” diyen Konca,  8 Mart haftası boyunca kentlere yayılan eylem ve etkinliklerini şöyle sıraladı: “Bütün illerde 8 Mart planlamalarımız var. Hem Türkiye metropollerinde kadın hareketleriyle birlikte hem de bölgede HDP Kadın Meclisi olarak Van, Amed, Batman, Şırnak, Urfa’ya kadar birçok kentte yaygın bir şekilde alanlarda olacağız. 1 Mart’tan 8 Mart’a kadar ‘Bu böyle gitmez, ya özgürlük ya özgürlük’ şiarıyla paneller, şölenler, etkinlikler, mahallelerde kadın toplantıları düzenleyeceğiz. Son olarak da 8 Mart’ta yapacağımız kadın mitingleriyle sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.”
‘ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN SOKAKTA OLMALIYIZ’
Kadınları bedenlerine ve kimliklerine yönelik saldırılara karşı sokağa çıkmaya çağıran Konca, “Artık bir yerde dur demeliyiz, kabul etmemeliyiz. Erkek egemen iktidar, bedenimiz, yaşamımız üzerinde kendi politikalarını inşa etmeye çalışılıyorsa bunu biz yıkabiliriz. Yeter ki mücadele edelim. Rojava’da kadınlar bu noktada devrim yaptı. DAİŞ gibi barbar bir zihniyete karşı kadınlar durabildi. Bizim de bu kadar deneyimimiz var aslında. 8 Mart buna vesiledir. Savaş, OHAL ve KHK’ler ile yönetildiğimiz bir ortamda kadınlar buna dur diyebilir. Demokrasi, hak, adalet, özgürlük için sokakta olmalıyız” dedi.
MA / Diren Yurtsever – Dicle Müftüoğlu 

EN SON EKLENENLER