Annemin örükleri, süs kavunu ve kadınlar

Annemin kahveye çalan gür ve çok güzel saçları vardı. İki tane kalın örük yapardı sürekli. Teyzelerim de örük yaparlardı ama annemin örükleri gibi olamazdı hiçbir zaman. Bir de annemin alnının ortasında dövme (deq) vardı. Annemin örgüleriyle bütünleştirdiğim şımamok kokusu ve bunun Kürt kültüründeki öneminin gerçeği söz konusu

Selman Çiçek / Amed

Kürt yazar Roza Metina’nın yeni kitabı “Guliyên ji Bêhna Şimamokan” (Süs Kavunu Kokulu Örgüler) çıktı. 7 hikayeden oluşan kitaptaki dört hikaye daha önceki yıllarda farklı şiir ve hikaye yarışmalarında hikaye dalında ödüle layık görülmüştü. Roza Metîna 2019 yılında “Süs Kavunu Kokulu Örükler” adlı öyküsü ile Sekizinci Şerzan Kurt öykü yarışmasında Kürtçe öyküler dalında birincilik ödülünü kazandı. Metîna’nın altıncı eseri olan bu kitap, Kürt kadınların tekçi ve kimliğini inkar eden zihniyete karşı mücadelesini anlatıyor. Bu eserdeki hikayelerin ana kahramanı ise kadınlar. Roza Metina ile “Guliyên ji Bêhna Şimamokan” adlı öykü kitabını ve öyküde yer alan kadınların hikayesini konuştuk.

Kürtçe yazmak

Öykü kitabının hikayesini anlatan Roza Metina, yazmanın kendini ifade edebilmenin en güzel yollarından bir tanesi olduğunu, duygu ve düşüncelerini aktarabilmenin en iyi yöntemi olduğu için yazdığını söyledi. Yazmaya erken yaşlarda başladığını ifade eden Metina, “Daha orta okuldayken fazla okumanın vermiş olduğu bir güç ve güvenle şiir yazmaya başladım. Şiirler bu serüvene başlamanın sonucudur, bugün. Ama eksik bir nokta vardı. İçten içe acıtan bir eksiklik ve bunun kırgınlığa dönüşme süreci. Sistemin okullarında kendi anadilimizde eğitim görememenin verdiği bir eksiklik ve kırgınlıktı bu. Bunun giderilebilmesi için Amed’e üniversite okumaya geldiğim zaman Kürtçe kursuna başlama kararı aldım. Kürtçe konuşan bir ailenin içinde ve köyde büyümek elbette bu kursu başarılı bir şekilde bitirmek için büyük bir fırsattı. Kurstan sonra kendi anadilimde yazmaya başladım. Kürtçe şiirler yazmaya başladım. Ve daha sonra Kürtçe dilinde hikayeler yazmaya başladım” sözleri ile duygu ve düşüncelerini kendi anadili ile yazmaya başladığından beri yazma serüveninde hissettiği o eksikliği kapattığına da dikkat  çekti.

Kürt kadınlarının hikayesi

Yazdığı hikayelerin ana kahramanlarının kadınlar olduğunun altını çizen Roza Metina, “Taybet Ana, Cemile, Sêvê, Sakine’ydi… Kurdistan’da yaşanılan özgürlük mücadelesi sürecini ve buna öncülük eden kadın kahramanları kaleme almak benim için tarifsiz bir duygu. Bunu dile getirirken duygulanıyorum. Bazen boğazımda düğümlere dönüşüyor bu duygu. Fakat asıl hedefin mücadele etmek olduğunun her zaman farkında oldum. Özgürlük, hakikat, eşitlik, barış için mücadele eden ve bu uğurda yaşamını yitiren Kürt kadınlarını hikayelerime konu yaptım” diye konuştu.

Gözyaşımı kağıda döktüm

İlk yazdığı öyküye de değinen Roza Metina, cenazesi yedi gün boyunca Silopi’de sokakta kalan Taybet Ana’nın ilk hikayesinin kahramanı olduğuna dikkat çekerek; bu öyküyü yazarken gözyaşlarının kağıdın üstüne döküldüğü günü hatırladığını söyledi.

Var olan bir gerçeklik üzerinden diğer öykülerin kurgusunu da yaparken duygulandığını ve bazen yutkunmakta zorlandığını ancak bunun kendisine güç verdiğini de söyleyen Roza Metina, “Kurdistan’da bir Taybet Ana gerçekliği varken oturup sadece aşk şiirleri ve öyküleri yazamazdım. 2016 yılında “Fesleğen Tohumu Kokulu Saç Örgüleri” (Keziyên ji Bêhna Rihanên Keskeyî) adlı öyküm ile Rojava’da üçüncüsü düzenlenen kısa hikayeler festivalinde ödül kazandım. Bu öykümde Taybet Ana’yı konu almıştım. Daha sonra baş kahramanı kadınlar olan üç öyküden daha ödül aldım. Bu bana güç kattı. Daha sonra farklı şiir ve öykü dalında düzenlenen yarışmalarında jüri olmamı sağladı. Bu gücü aynı zamanda onurlu Kürt mücadelesinde hayatını kaybeden kadınlardan alıyorum. Annemden, özümden, asimilasyon politikalarına karşı yürütmüş olduğum çalışmalarımdan alıyorum. Guliyên ji Bêhna Şimamokan adlı öykümü bu duygularla yazdım” sözleriyle son öykü kitabının çıkış noktasını vurguladı.

 Hayatından izler taşıyan cümleler

“Bir öyküyü yazmaya başlarken çocukluğundan ve hayatından izler taşıyan cümleler sarf edilir” diyen Metina, öykü kitabına ismini veren Şimamok ile tanışma ve şimamok’un kendisinde bıraktığı etkiyi şu sözlerle anlattı: “Bu cümleler öykünün akışına göre, yerlerini bir uyum içerisinde alırlar. Hayatımda iz taşıyan en güzel şeylerden bir tanesi “şımamok” yani “süs kavunu”dur. İsminin Türkçe “süs kavunu” olduğunu çok sonradan öğrendim. Ve bu isim hiçbir zaman Kürtçe’deki “şımamok” tadını vermedi, asla “şımamok” ismi gibi bilinç altımda derin bir etki bırakamaz. İşte bu yüzden Kürtçe’yi bilmek büyük bir mirastır. Ve bu mirası daha sonraki nesile bırakmak tabi.”

Annemin örükleri

“Guliyên ji Bêhna Şimamokan” (“Süs Kavunu Kokulu Örgüler) isminin çıkış hikayesini de anlatan Metina, ismin geçmiş anılarından ve annesi ile yaşadığı anılardan geldiğini söyledi. Küçük yaşlarda köyde karpuz ekerken mutlaka şimamok da ektiklerini hatırlatan Metina, “Annemin kahveye çalan gür ve çok güzel saçları vardı. İki tane kalın örük yapardı sürekli. Teyzelerim de örük yaparlardı ama annemin örükleri gibi olamazdı hiçbir zaman. Bir de annemin alnının ortasında dövme (deq) vardı. Annemin örgüleriyle bütünleştirdiğim şımamok kokusu ve bunun Kürt kültüründeki öneminin gerçeği söz konusu. Kurdistan’ın her parçasında muhteşem bir Kürt kadını mücadelesi var ve köklerini bu gerçekliklerden almış. Bu yüzden “Guliyên ji Bêhna Şimamokan” hikayesinin konusunun bu mücadeleyi içeriyor olması bu köklere sahip çıkabilmek açısından önemli. Kendi özgürlük mücadelelerini verirken bu yolda hayatını kaybeden üç kadının öyküsüdür Guliyên ji Bêhna Şimamokan. Devletin sistematik saldırılarına karşı onurlu bir şekilde mücadele eden kadınların öyküsüdür. Çocukluğumu içine kattığım Kürtçe motiflerle örülmüş bir öyküdür bu kitap” sözleri ile öyküye ismini veren hikayeyi anlattı.

7 öykü 7 kadın

Kadınların eğer bir yerde öncülük misyonuna bürünürse orada küllerinden doğan bir geleneğin temellerinin atıldığına dikkat çeken Metina, Kürtlerin temellerinin sağlam bir mücadele geleneğine dayanan bir halktan geldiğini, dili, kültürü, tarihi, coğrafyası, sanatı, edebiyatı ve çoğu yönüyle dünyaya yön veren, tarihi yazan bir gelenek olduğuna dikkat çekti. Metina, “Kürt kadınların çoğu mücadeleyi ilmik ilmik örüp bu dereceye getirmiştir. Kürt özgürlük mücadelesinde kadınların önemli bir yeri ve değeri vardır. Bu yüzden Kürt kadının hikayesinin ve birlikte bir halkın hikayesini işlemek elzemdir. 7 hikayenin kahramanı olan kadınlar duruşları, savundukları davanın arkasında durup güçlü bir duruş sergilememektedirler. Duruşları ve mücadeleleriyle kadınlar özgürlük mücadelesinden asla vazgeçilmemesi gerektiği mesajını veriyorlar. Diline, kültürüne sahip çıkabilmenin ve tarihini bilmenin önemini kadınlar bu hikayelerde dile getirmek istemektedirler.

Bu kahraman kadınlar, özel savaş politikaları çerçevesinde yok edilmek istenen bir halk gerçeğini anlatmak istiyorlar. Ve yok etmenin aslında bu kadar kolay olmayacağını bizlere anlattığını” söyledi.

 Yedi öykü ve tek ortak nokta

“Her hikayenin kendine has bir umuda çırpınış şekli vardır” diyen Metina, her hikaye farklı olsa da bu yedi hikayeyi ortak bir paydada buluşturmanın ayrı bir hüner istediğini, bu kitabında yer alan yedi öykünün bir ortak paydada buluşma çabasının kendisini heyecanlandıran bir noktada durduğunu söyledi. Ortak paydanın Kürt özgürlük mücadelesi ve bu uğurda ödenen bedeller olduğunun altını çizen Metina, “’Têkoşîna Tîpên Qedexe’ öyküsünde yasaklanmış olan harflerin çığlığı ve bir çocuğun özgür bir Kurdistan hayali söz konusu. ‘Mizgînxêrên Derbiharan’ adlı öyküde Cizre Bodrumlarında yaşananlar, ‘Guliyên ji Bêhna Şimamokan’ da ise özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren üç kadının sürdürdüğü mücadele geleneği yine söz konusu. ‘Keziyên ji Bêhna Rihanên Keskeyî’ öyküsünde Taybet Ana konu olarak işlenmiş ve diğer hikayelerde ise toplumsal gerçekleri yansıtan bir örgü biçimi var” diye belirtti.

Dil kimliktir

Kürt dili üzerindeki asimilasyona da değinen Metina, “Dil kimliktir. Bir halkın ulusal değeri, var olma felsefesinin bel kemiğidir. Kürt halkının toprakları üzerinde hüküm süren egemen güçler bunun farkında oldukları için her asimilasyon politikalarını dil üzerinden gerçekleştirmek istemişlerdir. Dilini yasaklamış ve seni inkar etmiştir. Son yıllarda da kayyum politikalarıyla ve nefret söylemleriyle dil üzerindeki asimilasyon politikaları pekiştirilmek istenmiştir. Bu yüzden kendi ana dilinde yazmak kendi diline, kültürüne, edebiyatına, toplumsal hafızana sahip çıkmak demektir. Yazmak kadar bu dilde okuyup değerlendirme yapmak da çok önemli. Kürtçeye karşı bir tahammülsüzlüğün had safhada olduğu bir dönemdeyiz. Buna karşı Kürtçe eserlere sahip çıkmak, okumak saldırılara verilebilecek en önemli cevaplardan bir tanesidir. Kürtçe dilinin eğitim ve resmi dil olması için yapılan mücadeleye katkı sunmak fazlasıyla önem arz etmekte” sözleri ile Kürtçe yazma ve okumanın önemine değindi.

Sevdamızı anadilimizle yaşamak

Yaşama kendi anadilinle yön verebilmek bugünkü mevcut şartlarda zor olsa bile bu uğurda sarf edilen çabanın hatıra değer olduğuna vurgu yapan Roza Metina, “Rüyalarımızı kendi anadilimizde görmek, sevdamızı anadilimizle yaşamak ve hayatımızın her tarafını bir Kürtçe okuluna dönüştürmek bizim elimizde. Büyük bir miras olan dile ve o dilde yazılan eserleri korumak hepimizin boynunun borcu olmalı. Toplumsal hafızamız olan anadilimiz umudumuz ve onurumuz olmalı” dedi. Edebiyat alanında kadınların birbirinden güç almalarının gelişim açısından oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Roza Metina, farklı alanlarda kadınların ortak duygularının buluşmasının önemli olduğunu, Guliyên ji Bêhna Şimamokan adlı öykü kitabının da tam da bu buluşmayı gerçekleştirdiğini söyledi. Hikayelerinde kadınlar için önemli bir yere sahip olan örgüden, bir adet haline gelen alnın ortasındaki dövmeden (deq) bahsederken Zehra Doğan’ın çizmiş olduğu iki kadının resminde aynı motifler söz konusu olduğuna dikkat çeken Roza Metina, “Kadının beslemiş olduğu duyguların, fikirlerin iki farklı alanda dile getirilmesi ve bunun bir kitapta buluşması her zaman rastlamak istediğim bir gerçektir. Bu beni fazlasıyla mutlu etti. Kendimi bana iyi hissettirdi” diye konuştu.

#Annemin #örükleri #süs #kavunu #kadınlar

EN SON EKLENENLER