Her şeyi yutan sessizlikte hakikatimizi arıyoruz

14 Şubat’ta kutlanan Dünya Öykü Günü’nün bu yılki bildirisini Aslı Erdoğan kaleme aldı. Önceki gün Cezayir Toplantı Salonu’nda okuduğu Dünya Öykü Günü bildirisini bütün mahkûmlara, kapatılmışlara küçücük hediyeler getiren meleğe adamak istediğini belirten Erdoğan’ın bildirisinden bazı bölümler şunlar: “…O ilk imkansız sözcüğü çok uzun zamandır arıyoruz. Kâğıtların başına oturuyor, günler geceler boyu dinliyor, işitiyor, anlatıyor, bekliyoruz. Birbirini yineleyen, yankılayan, yadsıyan sözcükler getiriyoruz bir araya. Sözcükten sözcüğe akan boşlukta, el yordamıyla yolumuzu arıyoruz; binlerce geçmiş, binlerce hikaye, sayıya vurulamayacak kadar çok ölüm arasında. Sanki ucu bucağı görünmeyen bir ırmağın kıyısında, yani var olabildiğimiz tek yerde durmuş, kendi yazgımıza mıhlanmış, onun ardı sıra bıraktığı kabukları topluyor kulak kabartıyoruz. Sarp kayalıklardan imgeler koparıp alıyor, defalarca çiğnenmiş çamurda, kendi biricik hakikatimizi arıyoruz. Her şeyi yutup kendi dokusuna katan büyük sessizlikten bir sözcük dileniyor, karşılığında kendi kanımızı veriyoruz. Bir sözcük, bir sözcük daha. Bir başlangıç, bir hikaye daha. Sessizliğe çarpıp duran, hep tamamlanmamış kalan. Sesini arayan acı, imgesini arayan ses, bomboş, uğultulu kabuklar…

Giderken özgür ülkelerini bırakıyor

Yine yıllar önce bir başka meleği anlatmıştım. Bu insanlar arasında yaşamaya gelmiş ve insanların gecesini bir ucundan diğerine geçmiş, aşmış, pek çok sırrı, suçu, mucizeyi ve insan olmanın yol ayrımını görmüş. Her şeyi görmüş ve her şeyde kendini görmüş bir melek; bizde geceleyen ve bizde tükenen. Bu melek, bir nezarethaneye geliyordu kitabımda. Bütün mahkumlara, kapatılmışlara küçücük bir hediye getiriyor… Ve giderken onlara son özgür ülkelerini bırakıyor… İnsan hikayesinin bir metaforu olarak düşündüm ve ben bunu Dünya Öykü Günü’nü bu meleğe adamak istiyorum…”

EN SON EKLENENLER