Erdoğan bir kez daha RSF’nin basın düşmanları listesinde

 

Merkezi Paris’te bulunan RSF, “basın düşmanları”ndan bazılarını 20 yılı aşkın bir süredir basın özgürlüğü karşıtı hareket ettiğini belirtirken, bu kara listeye başkalarının eklendiğini kaydetti. RSF, 2021 yılında ilk kez iki kadın ve bir Avrupalının listeye girdiğine dikkat çekti.

“Hepsi, doğrudan veya dolaylı olarak suikaste itmekten ellerinde gazetecilerin kanı olmadığında, sansür aygıtı kurarak, gazetecileri keyfi olarak hapsederek, onlara karşı şiddete teşvik ederek kitlesel baskı uygulayan devlet veya hükümet başkanlarıdır. Listede adı geçen predatörlerden 16’sı basın özgürlüğü haritasında siyahla gösterilen ülkelerde ve 19’u kırmızıyla gösterilen ülkelerde, yani durumun gazetecilik için çok ciddi veya zor olduğu düşünülen ülkelerde yer alıyor. Yaş ortalaması 66 olan predatörler, çoğunlukla RSF tarafından tanımlanan 37 zorbadan 13’ünü sağlayan Asya-Pasifik bölgesinden geliyor” dedi.

RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, “Bu predatörlerden her birinin belirli bir yöntemi vardır. Bazıları irrasyonel ve paranoyak emirlerle terörü yönetiyor, bazıları ise özgürlüğü öldüren yasalar temelinde çok yapılandırılmış stratejiler uyguluyor. Bugün önemli bir sorun, bu predatörlerin baskı için mümkün olan en yüksek bedeli ödemesidir. Onların yapma biçimlerinin ‘new normal’e (yeni normalliğe) dönüşmesine izin vermeyelim” dedi.

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2009’dan beri “predatör” olarak tanımlanıyor.

Türkiye RSF’nin 2021 dünya basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 153’üncü sırada yer alıyor.

PREDATÖRLÜK BİÇİMİ: AGRESİF DEMOKRATÜR

RSF, basın düşmanları arasında yer alan Erdoğan için şunları ifade ediyor:

“Türk cumhurbaşkanı basını sevmiyor, daha doğrusu sadece itaatkar, uysal ve meziyetlerini övenleri seviyor. İstihbarat yasasıyla, her türlü suistimale izin verecek kadar geniş terörle mücadele yasasıyla, ama aynı zamanda herkesin ‘cumhurbaşkanına hakaretten’ yargılanmasına izin veren bir yasayla donanmış Recep Tayyip Erdoğan, tüm ahenksiz sesleri kovalama özgürlüğüne sahip. Çeşitli siyasi veya ekonomik araçlarla, büyük basın gruplarının neredeyse tamamını (özellikle televizyonları) da kontrol eder. Başarısız darbe girişiminin ardından Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hal, gazeteciler arasında benzeri görülmemiş bir tutuklama dalgasına yol açtı ve 100’den fazla gazete, dergi, televizyon ve radyonun kapatılmasına olanak sağladı. Her şeye rağmen birkaç mahkeme veya yüksek yargı organı (anayasa mahkemesi, Yargıtay, Danıştay vb.) direniş işaretleri göstermeyi başarıyor. Ancak bozulan iklim, gazetecilere yönelik şiddeti teşvik etmeye yardımcı oluyor: Son beş yılda 100’den fazla gazeteci şiddetle saldırıya uğradı ve Bursa’da bir radyo istasyonunda çalışan biri, bir dinleyici tarafından öldürüldü.”

HEDEFLERİ: ELEŞTİREL GAZETECİLER

“İster solcu, ister Kürt yanlısı, ister Gülen hareketine yakın, laik, milliyetçi olsunlar… eleştirel olduğu düşünülen herhangi bir gazeteci veya medya kovuşturmaya tabidir. Türkiye artık gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi olmasa da hapsedilme riski ve adli denetim altında veya pasaportsuz çalışmak zorunda kalma korkusu yaygınlığını koruyor. 2020’de özellikle Yunanistan sınırındaki Suriyeli mülteciler konusunu haber yaptıkları veya Covid-19 pandemisi üzerine yazı yazdığı için 50’ye yakın gazeteci gözaltına alındı. İktidara yakın şahsiyetleri zan altına alan kamu yararına herhangi bir konuda internet sansürü de yaygın bir : 2020’de çevrimiçi makalelere (yolsuzluk, kayırmacılık vb.) yönlendiren 1.300’den fazla bağlantı sansürlendi.”

RESMİ SÖYLEMLER: ÖRTÜK TEHDİTLE İNKAR

RSF,  hem inkar hem de üstü örtülü tehdit içeren kategoride ise sadece Erdoğan’ın 1 Nisan 2016’da CNN’e verdiği bir mülakattaki sözlerini aktardı:

“Biz hiçbir zaman ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne karşı bir şey yapmadık. Tam tersine Türkiye’de basın beni ve hükümetimi çok eleştirdi ve bana çok saldırdı. Ve bu saldırılara rağmen, bu saldırılara tepki verme şeklimizde çok sabırlı olduk. (CNN röportajı, 1 Nisan 2016.)”

EN SON EKLENENLER