HDP Anayasa Komisyonu görüşmelerine katılmayacak

“Anayasayı çiğneyenlerle Anayasa yapılamaz” vurgusu yapan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, başörtüsüne dair Anayasa Komisyonu görüşmelerine katılmayacaklarını söyledi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda sözleşmeli personellerin kadroya alınmasına dair geçen kanun teklifini hatırlatan Beştaş, “EYT’liler hala bekliyor yıllardır bekliyorlardı. Açıklamadan sonra sorular artmaya başladı kamuoyunda beklenti oluşturuldu, yetkililerin net bir açıklama yapmak yerine ‘Mart ayında maaşınızı alacaksınız’ diye atiye atan yaklaşımları devam ediyor. EYT orta yerde dururken, dün de Uludağ talan yasası getirdiler, ilk 5 maddesi geçti. Bugün de Uludağ alan yasası, daha doğrusu talan yasası ile devam edeceğiz. Yarın da değişiklik olmazsa, sözleşme ve kadro meselesi gelecek. Açıkçası buna ilişkin birçok eleştirimiz var. Kamuda farklı statülerde çalışan çalıştığını herkes biliyor. Aynı işte farklı ücretlerin olduğunu sözleşmeliler kadroluların olduğunu biliyoruz. Çalışma barışı olmadığını hem temas ederek hem de yakından takip ettiğimiz bir mesele olduğunu paylaşmak isterim. Buna dair komisyonda güçlü bir muhalefet yaptık” dedi.

‘KADEME İLERLEME HAKLARI VERİLMİYOR’

HDP’nin Plan Bütçe Komisyonu’nda muhalefet ettiklerini belirten Beştaş, “Maalesef buna dair maalesef değişiklik olmadı. Ben hangi konuda eleştirilerim olduğunu temel başlıklar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum. Kadroya geçirilen emekçilerin belirli bir süre boyunca atanamamalarını düzenleyen maddeye yeni bir ek yapıldı. Can güvenliği ve sağlık sebeplerinin yanı sıra aile birliği mazeretinin eklenmesini önemsiyoruz. Her fırsatta aileyi aile birliğini önemsediğini iddia eden bir iktidar bloğu bu konuda talebimizi görmezden gelmiştir. Bu talebimizi reddetmeyi tercih etmiştir. Bu konuda da ne kadar samimiyetsiz olduğunu bir kez daha test etmiş olduk. Aile birliği anayasanın 41’inci maddenin amir hükmüdür. Eşlerin her birinin ve çocukları da varsa farklı illerde çalışmak zorunda olmaları büyük bir hak ihlali oluşturmaktadır. Kademe ilerleme hakları verilmiyor bu teklife göre. Bu kademe ilerleme durdurulması hükmü de hem eşitliğe hem de ölçülülük ilkesine aykırı düzenlenmiş. Kadroya geçirilen emekçiler düzenlemeyle dahi 657 sayılı devlet memurları kanunundan ayrı tutulmuştur. Bu düzenlemenin kanun teklifinin ilgili metinden çıkarılması önerimiz de reddedildi” diye konuştu.

‘ANAYASA’YA AYKIRI’

Beştaş, şöyle devam etti: “Kadro ilerleme hakları ellerinden alınması Anayasa’ya ve genel hükümlere aykırıdır, kazanılmış haklar bu teklifle gasp edilmektedir. Başkaca da birçok meselesi var. Esas olan kamu personeli mevzuatında büyük bir reform yaparak kamuda eşitlik ve ölçülülüğü sağlamak olmalıdır. Böyle yamalarla her gün ihtiyaçlarına göre kamuoyunu yanıltacak algıyı yönetecekler seçim rüşveti verecek düzenlemeler yerine kamu personeli mevzuatında yapılması acildir. AKP iktidarı her meslek grubunda kamu emekçisini eşitsiz bir şekilde ayrıştırıyor, bunu yapmaya devam ediyor. Meslek grubunda alt üst gruplar yaratıyor. Emekçiler üzerinde hem meslek içi hem de ekonomik bakımdan büyük adaletsizlikler yaratmaya devam ediyor. Örneğin sözleşmeli öğretmen ücretli öğretmen ayrımı AKP döneminde çıktı. Aynı uygulamayı şimdi diyanet işleri başkanlığın kapsamında yapıyor, imam hatip ve müezzinlere vekillik ve kayyımlık nitelemeleri getiriyor. Bu da ilginç bir düzenleme. Yani kayyımı belediyelere atıyorlar halk iradesini gasp ediyorlar şimdi diyanetin içine kadar getirdiler. İmama bile kayyım atıyorlar düşünün çözemedikleri meselelerde her yerde kayyımı bir yöntem halinde yasalara da dert ediyorlar. Açıkçası buna ilişkin eleştirilerimizi ifade ettik.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENE KADRO VERİLMİYOR

Başka bir düzenleme, 3 yıl sözleşmeli olarak görev yapan personelin kadroya atanması atanmasından sonra can güvenliği ve sağlık sorunları hariç olmak üzere 3 yıl süreyle başka yere atanamayacak. Aile birliği ve birçok hakkın gasp edildiğini ifade etmek isterim. Bu kanun teklifinde en önemli konuların başında bu kanun teklifinin dışında bırakılanlar. Birçok kesim, sözleşmeli emekçi bu kanun teklifinin kapsamı dışında tutuluyor. Şu anda Türkiye’de 90 bin ücretli öğretmene kadro verilmiyor. Çok önemli ve 200 bin öğretmen açığının olduğunu resmi verilerle de biliyoruz. Neden kadro verilmiyor ücretli öğretmenlere. Bunu da kesinlikle peşini bırakmayacağız. Sonuna kadar da takipçisi olacağız. Toplamda 140 bin sözleşmeli ve 90 bin ücretli öğretmen bu yasanın bu teklifin dışında tutuluyor. Hepsini saymak gerekirse, PTT’de çalışan sözleşmeliler, HİT personelleri, tabi bir başlıkta çok önemli, belediyelerdeki taşeron işçiler. Taşeron işçilerde bu kadroya alımın dışında tutuluyor. Bu da çok vahim bir durum. PTT yetkilileriyle de farklı şekillerde görüşmeler yaptık. Onlara yönelik ayrımcılık da tıpkı ücretli öğretmenler gibi kabul edilemez. Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Aynı statülerin farklı şekillerde derecelendirilmesi de mevzuata da aykırı.

MESAİ ARKADAŞLARINA BİLE AYRIMCILIK

Yine 4D’li Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uzmanları, ASTEP personelleri de dışında. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nde çalışanlar ayrıntıları da var. Hizmet alım işi yapanlar dışında. Belediyelerdeki şehir tiyatroları, senfoni orkestraları, sanat ve sahne uygulatışları, hizmet sözleşmesi statüsünde çalıştırılan sanatçı ve sahne uygulayıcısı kamu emekçileri de bu yasa dışında tutuluyor. Biz bu ayrımcılığın son bulması ve yasaya alınması gerektiği talebimizi Genel Kurul’da da yüksek sesle ve ciddi bir muhalefetle ortaya koyacağız. Gerekli önergelerimizi vereceğiz. Söz konusu düzenlemeyle 458 bin 611 sözleşmeli personel kadroya alınıyor. Ancak Türkiye’de toplam 590 bin 257 sözleşmeli personel bulunuyor. Meclis’teyiz şuanda, Meclis personelini söylemeden geçmek istemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bize hizmet eden, bizimle birlikte çalışan sözleşmeli personellerde, emekçiler de bu kapsam dışında tutulmuş. Örneğin bizimle çalışan bazı arkadaşlar, başbakanlıktan gelen, farklı kurumlardan gelen ve diğerleri arasında hem maaşta hem özlük haklarında uçurum var. Meclis kendi personellerine, kendi çalışma arkadaşlarına, mesai arkadaşlarına bile bu ayrımcılığı yapıyorsa, işte burada ne amaçlandığını aslında çok net görebiliriz. Muhalefetimizi Genel Kurul’da sürdüreceğiz.”

‘SEÇİM MANEVRALARI’

Yarın Anayasa Komisyonu’nda, AKP ve MHP’nin başörtüsü ile ilgili teklifinin görüşülmeye başlanacağını aktaran Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa’nın, hukukun, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin askıya alındığı bir ortamda, bugün Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından sonra zaten bildiğimiz bir gerçeği söylemiş oldu. Seçim dönemindeyiz ve 14 Mayıs’ta seçim olacak. Düşünün seçimlerin cumhurbaşkanı tarafından açıklandığı gün bugün 18 Ocak. 19 Ocak’ta Anayasa Komisyonu’na bir teklif geliyor. Her halde Türkiye tarihinde de araştırmadım ama bildiğim kadarıyla böyle bir durum yoktur. Seçimlere bu kadar kısa bir süre kala Anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini çokça tartışmaya gerek olmasa gerek. Ülke yoksulluğun açlığın pençesinde çırpınıyor, yaşam savaşı veriliyor. Her alanda büyük bir çöküş yaşıyoruz ama iktidar bloğunun tek gündemi var seçim manevraları.

BU TOPLUM AKLIYLA ALAY ETTİRMEYECEK

Seçim yatırımları kamuoyunun nasıl manipüle ederiz, nasıl algı yatarız ve kaybettiğimiz oyları nasıl ikame ederiz yaklaşımıdır. Anayasa değişiklik teklifi de bunlardan bir tanesidir. Bunu böyle okumak gerek. Açıkçası hak ve özgürlüklerin istismar edildiğini söylemeye bile gerek yok. Sömürüldüğünü bile söylemeye gerek yok. Bunun bir seçim malzemesi olarak kullanmak isteyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Başörtüsü meselesini bir seçim kampanyasına dönüştürdüler bile. Bu konu etrafında bir kampanya yürütecekler. Toplumu kutuplaştırma ve kendi desteklerini arttırma kampanyasından başka hiçbir şey değil. Anayasa askıda. AİHM ve AYM kararları uygulanmıyor. Ve ‘siz gerekeni yapın hukuk arkadan gelir’, ‘bu kararı tanımıyoruz gereğini yaparız’ diyenler her gün yargıya talimat veren iktidar ortakları kesinleşmemiş mahkeme kararları hakkında hüküm kuran, aynı zamanda hatta hiç soruşturma olmadan kayyım atayan bir zihniyet, seçim manevrasıyla anayasa değiştireceğim diyor. 84 milyonun gözünün içine baka baka aklıyla alay etmek istiyor. Ama bu toplum aklıyla alay ettirmeyecek bu manevralara karnı tok.

‘KARARILI VE ISRARCIYIZ’

Bu teklif ilk gündeme geldiğinde ilkesel tutumumuzu ortaya koymuştuk. Şunu demiştik hak ve özgürlüklerin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini gelen heyetle paylaştık. Eşit yurttaşlık hakkının anadil hakkının ve bütün inançlara özgürlüğün esas alınacağı bir değişikliği gelin konuşalım. Bir madde üzerinden bile bunlar konuşulabilir. Genel yaklaşımımızın bu olduğunu söyledik ve tutumumuzu ortaya koyduk. Buna cevap vermedikleri gibi sonrasında kendi tekliflerini hazırladılar anayasa komisyonuna sundular biz bu konuda bir tutum değişikliği içinde değiliz tutumumuzda kararlı ve ısrarcıyız.

Bildiğiniz gibi AKP grubunun görüşme teklifine olumlu yanıt vermedik. AKP ve MHP’nin her konuda olduğu bu konuda da samimi içten ve dürüst olduğu, güven verici olduğunu söyleyemeyiz. Böyle bir samimiyet görmüyoruz böyle bir dürüstlük görmüyoruz. Daha dün küçük ortak partimizin kapatılması için AYM’ye tehditler savurdu. Düşünün Meclisin üçüncü büyük partisine, dördüncü partisi her gün eriyen, seçim barajının altında kalacağı kesinleşen küçük ortak, partimizin kapatılması için ha bire tehditler savuruyor ve bunu Türkiye yurttaşlarının gözünün içine baka baka yapıyor. Aynı küçük ortak, partimiz hakkında kapatma davası açıklaması için seçim kampanyası gibi bir kampanya yürüttü ve bu kampanya baskısı altında her gün hakaretler, tehditler karşısında AYM’ye bu dava açtırıldı. Ve kapatma davasını açtıran ve geçenlerde Hazine yardımımız üzerine bloke kararı aldıran da işte AKP ve MHP bloğudur, Cumhur İttifakı’dır. Bizimle yarışmak yerine, hukuku, yargıyı bir araç, bir enstrüman olarak kullanarak, seçimlerde bizimle rekabet etmemeyi, siyasetten tasfiye etmeyi kendilerince önlerine hedef olarak koymuşlar.”

HDP BAŞÖRTÜ GÖRÜŞMELERİNE KATILMAYACAK

“Anayasayı tanımayanlarla, Anayasayı çiğneyenler ile Anayasayı rafa kaldıranlarla Anayasa yapılamaz” vurgusu yapan Beştaş, Anayasa komisyonu görüşmelerine katılmayacaklarının bilgisini verdi. Beştaş, şöyle devam etti: “Yarın yapılacak olan komisyon görüşmelerine HDP olarak katılmama kararını aldık. Bu seçim kampanyasını tarafı olmamaya karar verdik. Biz her türlü ayrımcılığın karşısındayız, temel hak ve özgürlüklerin temini için yeni bir demokratik anayasa yapmak gerektiğini yıllardır söylüyoruz bu konuda sayılı açıklamamız ve yazılı metinlerimiz mevcut. HDP’nin hem tüzüğü hem ilkeleri hem uygulamaları hem de mesela konu başörtüsü ya başörtüsü ile ilgili hiç bir sorunu olmadığını ortaya koyuyor. Bizim ilçe yönetiminden MYK’mıza Meclis grubumuza kadar başörtüsü takan takmayan farklı şekillerde giyinen arkadaşlarımızla çok onurlu bir mücadele yürüttüğümüz kamuoyunun bilgisindedir. Tabii ki başörtüsü ile kadınların giyimiyle ilgili bir sorunumuz yok. Bugüne kadar bir sorunumuz olmadı. Her türlü ayrımcılığın karşısındayız ama biz HDP olarak kıllık ve kıyafetin kadın bedeni üzerinde sebep olduğu her türlü egemenlik biçiminin karşısındayız. Yani anayasa toplantılarına katılacağımız için bunların ayrıntılarına girmiyorum. Ama kadınların hakları ve özgürlüğü alanında en çok mücadele yürüten kurullarında eşitliği sağlayan, eş başkanlık sistemini verdiği yasa teklifi ile yasalara getiren bir parti olarak bu konuda özgüvenimiz tamdır. Asla bir tartışmaya mahal veremeyiz.”

#HDP #Anayasa #Komisyonu #görüşmelerine #katılmayacak

EN SON EKLENENLER