SSU: Türk büyükelçi İsveç Dışişleri’ne çağrılmalı

İsveç’te AKP-MHP faşizminin halkın iradesini gasp ederek Amed, Mardin ve Van belediyelerine el koymasına tepkiler artıyor.

İsveç hükümeti, olanları seyretmekle yetinirken Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili ve Parlamento Dışişleri Komisyonu Üyesi Anders Österberg, konuyu yazılı bir soru önergesiyle parlamento gündemine getirdi. İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström’e Türkiye’nin gerçekleştirdiği hukuksuzluğa karşı ne yapmayı düşündüğü sorusunu yöneltti.

İktidarın büyük ortağı İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin gençlik örgütü SSU (İsveç Sosyal Demokrat Gençlik Birliği) yöneticileri de hükümetin sessiz kalmasına tepkili.

SSU Stockholm-Kungsholmen Bölgesi yöneticileri: Martina Hedrenius, Lovisa Petersson ve Jacob Nilsson, günlük ETC gazetesinde yayımlanan makalelerinde İsveç hükümetinin Türk devletinin Rojava’ya yönelik tehditlerine sessiz kalmasını eleştirdi ve hükümete Rojava’yı savunması çağrısı yaptı.

Hafta sonu Stockholm’de Rojava’yla dayanışma amacıyla düzenlenen bir mitinge katılarak Kürt halkıyla dayanışmanın süreceği mesajlarını verdi.

SSU Stockholm-Kungsholmen yöneticileri Martina Hedrenius ve Lovisa Petersson İsveç Hükümeti’nin Türkiye politikası hakkında ANF’ye değerdirmelerde bulundu.

SEÇİLMİŞ YÖNETİCİLER ASILSIZ SUÇLAMALARLA GÖREVDEN ALINAMAZ

Martina Hedrenius, Türkiye’de Kürtler ve diğer azınlıklara yönelik baskılar ve ifade özgürlüğü ihlallerinin kaygı verici boyutlara ulaştığını söyledi.

İsveç Hükümeti’ni Türk devletinin gerçekleştirdiği ihlallere açıktan tavır almadığı için eleştiren Hedrenius, “Bir zamanlar insan hakları savunuculuğunun öncülüğünü yapan ve insanlık değerlerini savunma cesareti gösteren İsveç’in aynı cesareti Kürt halkı ve Ortadoğu’daki diğer azınlıklar için göstermemesi kaygı verici” dedi.

Hedrenius, demokratik ülkelerde halkın oylarıyla seçilmiş yöneticilerin asılsız suçlamalarla görevden alınmalarının söz konusu olamayacağını belirterek “İsveç öncelikle diplomatik önlemler almalı. Türk Büyükelçi Dışişlerine çağırılmalı ve belediye başkanlarının görevden alınması kınanmalı. İkinci olarak da Türkiye’ye yapılan silah satışları durdurulmalı” dedi.

KALBİM EFRÎN, ROJAVA VE HDP’YLE

Hedrenius, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Daha önce bizim kalplerimiz Şili, Vietnam ve Güney Afrika halklarıylaydı. Şimdi kalbimiz nerede? Bu sorunun cevabı benim için oldukça açık. Kalbim Türk devletinin baskısı altındaki kadın, çocuk ve erkeklerle. Efrîn ve Rojava’yla. Lideri bin günden beri cezaevinde tutulan HDP’yle. Erdoğan 3 belediye başkanı görevden aldı. Yüzlerce HDP üyesini tutukladı. Türk devleti işlediği bu suçları hesabını vermekten kurtulacağını sanmamalı. Onlar Türkiye’nin sınırları dışında HDP ve Kürt Halkıyla dayanışma gösteren güçler olduğunu bilmeli. Bu güç Kürt halkıyla dayanışmada kendini gösteriyor, kalbimizde olan bu güç Erdoğan’ın en büyük düşmanıdır.”

İSVEÇ KÜRT HALKINA YAPILAN SALDIRILARA KARŞI ÇIKMALI

İsveç hükümetinin 3 belediye başkanının görevden alınmasından sonra sessiz kalmasının en önemli nedeninin iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin zarar görmemesi olduğu değerlendirmesini yapan Hedrenius, İsveç hükümetine şu eleştirilerde bulundu:

“Ekonomik çıkarların insan haklarından önce gelmesi İsveç için utanç verici. Benim umudum İsveç’in eskisi gibi insanlık değerlerini savunması. İsveç Kürt halkı ve Rojava’ya yönelik saldırı ve tehditlere karşı çıkmalı. Türk devletiyle karşı karşıya gelmekten korkmamalı.”

Rojava’da ilerici, insan haklarına saygı gösteren ve kadınların temsil edildiği bir yönetim olduğunu söyleyen Hedrenius, “Efrîn Türk devleti tarafından işgal edildikten sonra kent yağmalandı, kadınlar seks kölelerine dönüştürüldü. Siviller katledildi” dedi.

ULUSLARARASI TOPLUM KÜRTLERE BORÇLU

Lovisa Petersson da Türk büyükelçisinin dışişleri bakanlığına çağırılması ve Türkiye’ye silah satışlarının durdurulması gerektiğini söyledi.

İsveç’in Türk devletiyle başta silah satışları olmak üzere ticari anlaşmalar yapmasına karşı olduğunu söyleyen Petersson, “Biz silah satış kurallarının değiştirilmesini ve SAAB’ın Türkiye’ye silah satışlarını durdurmasını istiyoruz. Bizim dünyayı DAİŞ’ten kurtaran kadın ve erkeklere savaş açan Erdoğan’a değil Rojava ve Kürtlere destek vermemiz gerekir. Uluslararası toplum Kürtlere borçlu” dedi.

İsveç’in savaşan ve diktatörlükler tarafından yönetilen ülkelere silah satmaması gerektiğini söyleyen Petersson, İsveç’in dış dünyada sesinin duyulmamasının en önemli nedeninin siyasi iklimin değişmesi olduğunu belirttikten sonra şunları kaydetti.

“İsveç, geçmişte Şili’de cuntaya, Güney Afrika’daki Apartheid rejimine karşı kararlı bir tavır koydu. Ezilenlerin mücadelelerini destekledi. Ama şimdi biz Kürtlerin katledilmelerini görmezlikten geliyoruz. Politikacılar ve halk Kürtlere hak ettikleri desteği vermiyor. Bu çok üzücü.”

Hedrenius ve Petersson, Kürt halkına “İsveç sosyal demokrasisi içinde Kürt halkına yapılan baskı ve saldırılara göz yummayan eleştirel sesler var. Mücadelenizi destekliyoruz” mesajını gönderdi.

EN SON EKLENENLER