Uçar: Tek adam rejiminin değişimi kadın eliyle olacak

JINNEWS’in sorularını yanıtlayan Yeşil Sol Parti Eş Genel Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar,’Bu seçimlerde seçmenlerin yaklaşık yüzde 51’i kadın ve biz bu yüzde 51’in kadın özgürlük mücadelesine, eşitlik mücadelesine çok ciddi anlamda sahip çıktığını biliyoruz. ‘Tek adam’ rejiminin değişimi kadın eliyle olacak’ dedi

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için 1 aydan kısa bir süre kaldı. Tüm partiler çalışmalarını sürdürüyor. Halkların Demokratik Parti’sine (HDP) açılan kapatma davası sonrası alınan kararla Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) çatı parti olarak seçimlere girecekken, bu amaçla saha çalışmaları da miting havasında geçiyor.

Gittikleri her yerde görkemli şekilde karşılanan Yeşil Sol Parti Eş Genel Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar çalışmalarına ve sürece dair JINNEWS’in sorularını yanıtladı.

*Yeşil Sol Parti Eş Genel Sözcüsü olarak tanınıyorsunuz. Bilmeyenler için soruyoruz, Çiğdem Kılıçgün Uçar kimdir?

Erzincanlıyım ilk, orta ve lise öğrenimimi Erzincan’da tamamladım. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü’nden mezun oldum. Siyasetle, demokratik mücadeleyle, kadın mücadelesiyle üniversitede tanıştım. Üniversite hayatının bitiminde ek olarak öğretmenlik var ama üniversiteyi iyi bir dereceyle bitirmeme rağmen devletin önümüze koyduğu KPSS’yi geçemedim. Daha sonra siyasette aktif olarak yer almaya başladım. İlk görev alanım HADEP üyeliği. İstanbul HADEP Bakırköy İlçe Örgütü’nde yöneticilik yaptım. Demokratik Toplum Partisi (DTP) sürecine geçtiğimizde Türkiye de Kürt Kadın mücadelesinin çok ciddi emeklerle yarattığı eşbaşkanlık sistemi vardı. Yine devletin engellemelerine rağmen imza kampanyasıyla sunulan bir çalışmaydı ve ‘Eşbaşkanlık’ sistemi sevgili Aysel Tuğluk ile başladı. İllerde ilk uygulamasını İstanbul’da gerçekleştirdik. DTP’de ilk İl eşbaşkanlığını yaptım. DTP’nin kapatılması ardından Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile yolumuza devam ettim. BDP İstanbul İl Eşbaşkanlığı ile yoluma devam ettim. 2011 yılında da İstanbul KCK ana davası kapsamında da yürüttüğümüz demokratik siyasette müdahale anlamında 205 arkadaşımızla birlikte tutuklandım. Yaklaşık iki buçuk yıl cezaevinde kaldım. Cezaevinde çıktıktan sonra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclis (PM) üyesi oldum. Daha sonraki süreçlerde Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu üyesi, Kadın Meclisi ve Hakların Eşitlenmesinde faaliyet yürüttüm. En son 16 Ekim 2022’de Yeşil Sol Parti Eş Genel Sözcülüğü’ne geldim.

*Kendinizi Kürt özgürlük mücadelesi ve kadın mücadelesinde nasıl tanımlıyorsunuz?

Siyaset kadın ve toplumlardan fazlasıyla uzaklaştırılıyordu ve ben mücadeleye başladığımda da durum buydu ama bir yandan devletin baskısına rağmen Kürt demokratik mücadelesi ve kadın mücadelesi vardı ve bir anlamda bu mücadele ile birlikte büyüyen birisiyim çok çok ciddi katkısını aldım.

*14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kaldı ve Yeşil Sol Parti iki beyanname açıkladı. Bunlardan biri de kadın seçim beyannamesiydi. İktidarın kadını hedef alan politikaları her geçen gün derinleşirken, siz bu beyanname ile hedeflerinizi açıklayabilir misiniz?

20 yıllık AKP’nin kadın düşmanı iktidarına karşı çok ciddi sesler yükseltildi. Kadınlar sokakları terk etmediler, ben de bu mücadelenin bir parçası olmaya çalıştım. Bulunduğum mücadele sürecinde de hem de Yeşil Sol Parti anlamında da en büyük başlıklardan biri kadının yaşamış olduğu şiddet. AKP’nin bugün yönetememe krizinde elinde tek kalan mekanizma şiddet ve şiddeti en ağır şekilde uyguladığı alanlardan biri de kadın mücadelesi.

Biz kadın beyannamemizde özellikle kadın cinayetlerine yönelik cezasızlık politikalarına ciddi anlamda yer verdik. Ve bu anlamda bu soruna çözüm olarak gördüğümüz ‘Kadın İhtisas’ mahkemelerinin kurulmasına dönük bir vurgumuz oldu. Akabinde bir ‘Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ var Türkiye’de. Eskiden mücadelemizde ‘kadın’ kelimesi önemli bir veriydi ki eskiden bakanlıkta ‘Kadın’ kelimesi vardı; ancak yeni bir düzenlemeyle çıkarıldı. Türkiye’de kadın mücadelesine sahip çıkan bir bakanlığa ihtiyaç var. Ve özelde de ‘Kadın Bakanlığı’ yer alması gerekiyor. Bugün mevcut bakanlıkla aslında erkek-devlet şiddetinin de mevcut iktidarın erkek egemenliğini koruyan, besleyen bir pozisyonda. İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe koyacağız. Bunu kaldıran rejimi de kendimiz yürürlükten kaldıracağız.

*Türkiye gündeminde uzun süredir kadınlar öncülüğünde, iktidarın politikalarına karşı bir mücadele söz konusu. Ekonomik ve ekolojik krizin de içerisinde olduğu çoklu krizleri yaşayan Türkiye’nin mevcut gündemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaşadığımız ekonomik krizden en çok kadınların etkilendiği; kadınların yoksullaştığı, yoksulluğun kadınlaştığı bir süreçten bahsediyoruz. Aslında bu dünya kadınların görünmeyen emeği üzerinden dönüyor. Dolayısıyla biz kadınların özellikle bakım yükümlülüğü ve ev içi emeğinin değerlendirmesinin çok kıymetli olduğunu biliyoruz ve bu bakımdan ev içine bağlı yaşamını idame eden kadınların da bir sosyal güvence ve emekliliğinin olması için de çabamızın olacağını ifade ettik. Yine Türkiye’de mücadele edilen en büyük başlıklardan birisi de ekoloji mücadelesi. Bu mücadelenin öncüsü de kadınlar. Bu kadınlara da sözümüz var. Ekoloji mücadelesini birlikte yürüteceğiz ve ekolojik bir Türkiye’yi birlikte yaratacağız.

*Cumhur İttifakı’nın kadın düşmanı politikaları beyannamelerine de yansıyor. Dolayısıyla ittifakın içerisinde yer alan diğer partiler de kadın kazanımlarını hedef aldı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP’nin beyannamesi ‘Doğru zaman, doğru adam’. Bu belirlemesinden bile yola çıkarsak AKP-MHP ittifakı yani mevcut ‘Tek adam’ rejiminin kadınsız bir toplum taahhüt ettiğini net bir şekilde görürüz. Onların bu taahhüdüne karşı da mevcut kadın mücadelesi var. Evet, Cumhur İttifakı’nın genişlemek anlamında mevcut partinin ismini dahi söylemek istemiyorum, biri Kürt düşmanı, biri kadın düşmanı. Bu, aslında kadın mücadelesinin bir ürünü AKP-MHP iktidarına genişleyecek alan bırakmadı. Kendisinin kurguladığı kadın düşmanı politikalarından da ‘o’ partiyle bir araya geldi. Bu kadınlardan korktuğunun bir göstergesidir. Bizim açımızdan da aslında kadınların kazandığının ve kazanacağının bir göstergesi.

*Seçim çalışmalarınız kitlesel katılımlarla devam ediyor. Şimdi de Serhat bölge turu gerçekleştiriyorsunuz. Seçime doğru giderken, bu oluşan atmosferi nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye’de çok ciddi bir değişim talebi var bu değişim talebinin öncüsü kadınlar ve ‘tek adam’ rejiminin değişimi yönündeki anahtarın kadınlarda olduğunu düşünüyoruz. 81 ilde seçimlere gidiyoruz hem ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ hem de ‘Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’ yönünden gerçekten çok güçlüyüz. Türkiye’de kadınlar ve gençler olmak üzere çok farklı kesimin ve mücadele kesiminin içinde olduğu bir ittifakla seçime gidiyoruz. Bu seçimlerde seçmenlerin yaklaşık yüzde 51’i kadın ve biz bu yüzde 51’in kadın özgürlük mücadelesine, eşitlik mücadelesine çok ciddi anlamda sahip çıktığını biliyoruz. ‘Tek adam’ rejiminin değişimi kadın eliyle olacak. Kazananlarda kadınlar olacak.

*Seçimlere az bir süre kalırken, kadın ve gençlere vermek istediğiniz mesaj nedir?

Kimin iktidar olacağından öte, nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı gösteren bir süreç. Hem cumhuriyetin ikinci yüzyılı hem de mahkum bırakıldığımız bu 22 yılık süreçte; kadın düşmanı politikalarla yaşadığımız süreci değiştirmeye dönük çok ciddi bir eşik. Bu eşikte bütün yurttaşlarımızın sandığa gidip oy kullanmasını, oylarına sahip çıkmasını ve bu ülkede yok sayılan, ötekileştirilen kadınların da yeni dönemin kurucu öznesi olması için de emek veriyoruz, herkesi bu çalışmanın parçası olmaya davet ediyoruz.

Haber: Zelal Tunç / WAN

#Uçar #Tek #adam #rejiminin #değişimi #kadın #eliyle #olacak

EN SON EKLENENLER