AKP’nin ‘af’ ettiği binalar mezar oldu

Amed İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz imar affını şöyle anlatıyor: ‘Deyim yerindeyse iktidar af ettiği konutu görmeden af etti. Herhangi bir kontrol mekanizması yoktu. Depreme dayanıklığı ölçülmedi, insanlara bir belge verdiler, para aldılar’

Hüseyin Kalkan

Bütün Cumhuriyet döneminde 20 ‘imar afı’ çıkarıldı. Bu ‘afların’ yarısını AKP iktidarı çıkardı. Bu imar aflar milyarlarca liranın iktidarın kasasına girmesine yaradı. “İmar affı”nın en en yıkıcı sonuçlarını veren ise 2018’de çıkarılanı oldu. AKP’li Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan kent kent gezerek bu “imar affı”nı övdü ve oya tahvil etmeye çalıştı. Depremden önce iktidar yeni bir imar affı çıkarmaya hazırlanıyordu. İttifakın çeyrek ortağı BBP Genel Başkanı Mustafa Desteci’nin hazırladığı yeni imar yasası Meclis’teyken Türkiye depreme yakalandı.

Cumhuriyet ve ‘imar afları’

Cumhuriyet tarihinde 20 kez ‘imar affi’ ilan edildiğini yukarıda belirtmiştik. İlk imar affı 1948 senesinde ilan edildi. Bu yasaların hükümetlere göre dağılımı şu şekilde. Tek parti (CHP) döneminde üç, Demokrat Parti (DP) iki kez, Adalet Partisi (AP) de bir kez, Kenan Evren döneminde de bir kez, Turgut Özal (ANAP) döneminde dört kez, Bülent Ecevit’in koalisyon (DSP, ANAP, MHP) Başbakanlığı döneminde de bir kez imar affı çıkmış. AKP döneminde de tam dokuz kez “imar affı” çıkardı. Bu durum AKP iktidarının rantçı karakterini gösteren önemli bir veri. Ülkeyi depreme hazırlamak için 20 yıllık AKP iktidarı döneminde bir adım atılmamıştır. Ama Kanal İstanbul gibi büyük rant projeleri üretilmiş ve bütün muhalefete rağmen Erdoğan bu projeden vazgeçmemiştir.

‘Başkan’ın büyük affı

En çok eleştiri alan imar affı 2018 yılında çıkarılan yasa. Bunun nedeni yapının durumu ne olursa olsun af edilmesiydi. AKP tarafından 2018 yılında, 31 Aralık 2017’den önce yapılmış, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıların imar sorununun çözülmesi amacıyla ‘imar barışı’ düzenlemesi hayata geçirilmiştir. Yurttaştan yapı kayıt belgesi almak için bedelin en az yüzde 25’ini yatırması istenmişti. Uygulamadan 10 milyon yurttaş yararlandı ve yapı kayıt belgesi bedeli olarak da 25 milyar lira toplandı. CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın 2022 yılında 2018 imar affıyla kaç konut ve işyerinin “Yapı Kayıt Belgesi” aldığını Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a sorması üzerine verilen yanıta göre; imar barışı kapsamında Türkiye genelinde toplam 7 milyon 85 bin 969 adet Yapı Kayıt Belgesi verilirken, bunların 5 milyon 848 bin 927’sini konutlar oluşturuyor. İmar barışı sayesinde elde edilen gelire ilişkin ise Kurum, “imar barışında hedefe ulaşıldığını” belirterek, “Devletin kasasına 25 milyar 592 milyon TL girdi” bilgisini paylaştı.

Af edildiği kadar yıkıldı

Depremin vurduğu 10 ilde yıkılan bina sayısı neredeyse af edilen bina kadar. Erdoğan, 2019 yılında Mereş’te yaptığı konuşmada imar affı ile 144 bin 556 Maraşlının sorununun çözüldüğünü söylüyordu. Depremde neredeyse aynı sayıda konut yıkıldı. Resmi rakamlara göre Mereş’te 15 bin 940 bağımsız bölüm (Daire) yerle bir oldu. Kentte acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık bina sayısı 19 bin 194, konut sayısı 60 bin 667, ticarethane sayısı 14 bin 776, ahır sayısı 397 şeklinde kayıtlara geçti. 37 bin 424 bağımsız bölümden oluşan 13 bin 2 binada ise tespit yapılamadı. Dulkadiroğlu ilçesinde bin 187, Türkoğlu ilçesinde 770, Pazarcık ilçesinde 582, Onikişubat’ta 483, Elbistan’da 468 bina yakıldı. Bunlar resmi veriler. 6 milyon konut af edildi.

Ve Hatay

Erdoğan, benzer bir konuşmayı Hatay’da yaptı. Buradaki konuşmada da ‘imar affı’ ile 205 bin Hataylı’nın sorununu çözdüklerini söyledi. Depremde en büyük yıkımlardan biri Hatay’da meydana geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre yaklaşık 130 bin binanın bulunduğu Hatay’da 5 bin 696 bina yıkıldı. Yıkılan bağımsız bölüm sayısı 23 bin 90 oldu. 6 bin 318 binada, 19 bin 505 bağımsız bölümde ise tespit yapılamadı. Acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık bina sayısı 25 bin 822, konut sayısı 85 bin 724, ticarethane sayısı 19 bin 646, ahır sayısı 449 oldu. En fazla yıkılan bina 3 bin 79 rakamıyla Antakya’da meydana geldi. Kırıkhan’da 893, Samandağ’da 351, Altınözü’nde 263, Hassa’da 258, Defne’de 227, İskenderun’da 216 bina yıkıldı.

Mereş merkezli depremlerin etkilediği 10 ilde verilen yapı kayıt belgesi sayısı ise 294 bin 166 oldu. Bunlar 10 ile göre şöyle sıralanıyor: Adana’da 59 bin 247, Semsûr’da (Adıyaman) 10 bin 629, Amed’de 14 bin 719, Dîlok’ta (Antep) 40 bin 224, Hatay’da 56 bin 464, Mereş’te (Maraş) 39 bin 58, Kilis’te 4 bin 897, Meletî’de (Malatya) 22 bin 299, Osmaniye’de 21 bin 107, Riha’da (Urfa) 25 bin 521 yapı kayıt belgesi verildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın açıkladığı rakamlara göre depremin vurduğu diğer illerdeki yıkılan bina sayısı şöyle: Meletî: 2 bin 285 bina yıkıldı. Dîlok: 3 bin 364 yıkıldı. Amed: 175 bina yıkıldı, Semsûr: 2 bin 249 bina yıkıldı. Adana: 85 bina yıkıldı. Şunu eklemek gerekiyor ki bu yıkılan bina sayısı her gün değişmektedir. Depremde zarar göre binaların yanı sıra hiç de küçük olmayan artçı depremler yıkımların artmasın yol açmaktadır.

Af edilen yapı mı afet mi?

Son depremle ilgili önemli veri ise imar affının nasıl uygulandığına dair. Uzmanların verdiği bilgilere göre her başvuranın yapısı ruhsatlandırılmış. Bu yapılar arasında sadece konutlar değil, Türkiye çapında iki milyonu aşkın ticari yapıya da ruhsat verilmiş. Amed İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, imar affının nasıl uygulandığını şöyle anlatıyor: “Bu sadece politik bir karardı. Teknik bir altyapısı yoktu. Teknik bir gerekçesi yoktu. Ancak başvurunun kendisi bile sıkıntılıydı. ‘Af edilen’ konutlarda herhangi bir inceleme yapılmadan e-devlet üzerinde ada, parsel giriyorsunuz, diğer bilgileri giriyordunuz. Bu bilgileri girdikten sonra sistem size bir ücret çıkarıyordu. Ücreti bankaya yatırıp e-devletten belgenizi alıyordunuz. Deyim yerindeyse iktidar af ettiği konutu görmeden af etti. Herhangi bir kontrol mekanizması yoktu orda. Belki girilen bilgilerin doğruluğunu yanlışlığın kontrol etmedi devlet. İnsanlara bir belge verdiler, para aldılar, insanların can ve mal güvenliğini üzerlerinden atmaya çalıştılar.”

‘Yapı belgesi alanlar yıkıldı’

Meletî İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Bedir Özten ise Meletî’de 2018 affı ile ruhsatlandırılan binaların çoğunun depremde yıkıldığını söylüyor. Özten, “imar affı” ve yarattığı yıkımı şöyle anlatıyor: “İmar affı veya barışı; imar mevzuatına göre yapılmayan yapıların kayda alınmasını bir nevi ruhsatlandırılmasını düzenleyen kanundur. Zaten kaçak olmasına rağmen yıkılmayan bu yapılardan harç almak için yapılan bir kanundur. Kaçak yapıların teknik olarak yürürlükte olan bina yapım yönetmeliklerine özellikle dayanım sorgulaması yapılmadan sadece harç alarak ruhsatlandırılması kayda alınması korkunç bir şey. Oysa bu kanun şu şekilde çıkarılmış olsaydı kabul edilebilir olabilirdi; kaçak yapılarla ilgili en azından geçerli olan deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığına bakılıp bunu sağlayan yapılara ruhsatlandırma yapılmış olsaydı kabul edilebilir olabilirdi. Kaldı ki, Malatya İnşaat Mühendisleri Odası olarak yıllardır çeşitli platformlarda özelde Malatya’da genelde ülkemizde yürürlükte olan deprem yönetmeliğini sağlamayan yapıların acil olanlardan başlayarak dönüştürülmesi gerektiğini dile getirdik. Bu yapıların birçoğu 6 Şubat 2023 depremlerinde ya tamamen yıkıldı ya da ağır veya orta hasar aldı.”

2018’deki ‘imar barışı’nın en büyük sakıncalarından biri “yapı kayıt belgesi düzenlenen yapıların depreme dayanıklılığı hususunun yapı malikinin sorumluluğuna bırakılması”na yönelik maddesi oluşturuyor. Böyle yaparak iktidarı sorumluktan kurtulmaya çalışıyor. Ama bu mümkün değil. Çünkü barınma hakkı, konut edinme hakkı temel bir insan hakkıdır ve devlet insanların barınmasını sağlam zorundadır. 10 Aralık 1948 tarihli BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesinde, “Herkesin kendisine ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır” ifadesi yer almakta. Mahsun Çiya Korkmaz, imarın affında yer alan maddelere rağmen devletin sorumluktan kaçamayacağını söylüyor. Korkmaz şunları ekliyor: “İmar affından yararlananların da can ve mal güvenliğinden devlet sorumludur. Eğer benim binam çürürse bana neden bu iskan ruhsatını verdi? Eğer bir bina kaçaksa, o kaçaklığın sorumlusu da devletir. Çünkü devlet denetlemek zorundadır. Bütün yapı stokunun çürük olması, güçlendirilmemesinin birinci sorumlusu hükümet ve ona bağlı birimlerdir.”

Yandaş medya Erdoğan’ın ‘imar affı’nı halka yapılmış büyük bir hizmet olarak lanse etti. Erdoğan, deprem öncesi gittiği her ilde sözü imar affına getirerek ‘vatandaşların sorununu’ çözüldüğünü söyledi. Affı, oya tevil etmek için elinden geleni yaptı. Ayrıca bu af ile iktidarın kasasına 25 milyar lira gibi bir miktar girdi. Deprem gösterdik ki bu paranın bir kuruşu bile depreme hazırlık için kullanılmamış. Bütün bunlardan sonra iktidar ‘yıkılan binaların yüzde 98’nin 1999’dan önce yapıldığını’ iddia ederek, sorumluluğu önceki döneme atmak istiyor. Bu konuda kesin veriler yok ama, bu verinin doğru olmadığı kesin. Çünkü gözle görülür şekilde yıkılan binaların yüzde 98’nin 1999 öncesi olması mümkün değil. Öyle olsa bile bunlara depreme dayanıklı belgesi vererek af eden AKP iktidardır.

Binayı görmeden affettiler

Amed İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, ‘imar affı’nın nasıl çıkarıldığını ve uyguladığını şöyle anlatıyor: “İmar affı denilen kavram başlı başına sorunlu bir kavram. Bu kavram sorunlu yapılarla ilgili hükümetin sorumluluğu üzerinden atma, bunu karşılığında ordaki yapıyı kaçaklıktan çıkamak için icat edilmiş bir kavramdır. İnsan yaşamı üzerine oynanan bir oyundur bu. Biricisi eğer bir yapı kaçaksa bununla ilgili işlemler yapılması gerekiyor. Kontroller sonucu oradaki yapı kusurlu ise yıkılması gerekiyor. Ama devlet ne kaçak yapının önüne geçebildi, ne de bu yapıları yıkabildi. O yapı orda öylece durdu. Bunu ortadan kaldırmak için imar affı diye bir kavram ortaya attı. Bununla şunu yaptı, kendi sorumluluğunda olan yapıların güvenliğini üstünden attı. Bir de üstelik bundan para kazandı. İmar affına şöyle bir madde koydular ‘olası bir afet ve yıkım durumunda sorumluluk malike (sahibine) aittir.’ Bunun karşılığında ruhsat veriyor. İnsanlar da bir barınağa kavuşmak için imza atıyor. Para karşılığında bu belgeyi verdi. Yani böylece konut stokunun iyileştirilmesi yapılmadı. Depreme dayanıklığı ölçülmedi, oturulabilir bir konuttur diye bir şey denilmeden, sadece yıkım gibi bir işlemin yapılamayacağı garantisi verildi. Barınma hakkı yaşama hakkı kadar kutsal bir hak. Devlet insanların sağlıklı olarak barınmasını sağlamak zorundadır. Barınmanın sağlanmasını tamamen bireylerin kendi sorumluluğuna bırakırsanız, bu depremde gördüğümüz manzaralar ortaya çıkar. Ama dediğim gibi bu imar affı tamamen bir kandırmacaydı.”

#AKPnin #ettiği #binalar #mezar #oldu

EN SON EKLENENLER