Deprem komünü ile yaralar sarılıyor

Samandağ’da depremde kurtulanların kurduğu 400 kişilik Kolektif Koordinasyon Merkezi, halkın sorunlarına çözüm üretiyor

Samandağ’da depremde kurtulanların kurduğu 400 kişilik Kolektif Koordinasyon Merkezi, el ele verip kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların biricik dayanışması oldu. Kapı kapı çadır, ekmek ve su dağıtan komün, ulaşmadık mahalle bırakmıyor. Samandağ’ına bağlı Karaçay mahallesinde halkın kendiliğinde kurduğu Kolektif Koordinasyon Merkezi yüzlerce ihtiyaç sahibine ulaştı. Kimi çadır, kimi gıda, kimi diğer ihtiyaçları kaptı, kapı kapı depremzedelere ulaştı.

Kendiliğinden kurulan, gelişen, dönüşen ve dalga dalga yayılan Kolektif Koordinasyon Merkezi’nden Eda Dönmez, hummalı deneyimi Mezopotamya Ajansı’yla (MA) paylaştı.

Tamamen gönüllüler tarafından kuruldu

Merkezin depremin ikinci gününde kurulduğunu söyleyen Dönmez, merkezi tesadüfen gördüğünü ve o günden sonra merkeze gönüllü olarak yardım ettiğini söyledi. Geldiğinde merkezde sadece 15-20 kişi olduğunu söyleyen Dönmez, “Burada bizim gibi halktan olan insanlar. Sonradan zamanla gönüllüler de geldi. Burada toplanarak herhangi bir sivil toplum kuruluşu veya devlet yok. Tamamen gönüllüler tarafından kuruldu. Başta işler biraz karışıktı. Zamanla bu karışıklığın giderilmesi ve iş bölümü yapılması gerektiğini konuştuk. Burada toplanma amacımız gelen yardımları depremzedelerin ihtiyaçlarına göre belirlemek ve dağıtmak. Evlere girilemiyor. En acil hayati ihtiyaçları gidermek için bir iş bölümü oluşturduk. Herkes bir şekilde bir depremzedeye ulaşmaya çalışıyor. Kimisine evine kadar gönderiyoruz. Engelli bireyler, bebekli bireyler oluyor. Onlar için mobil hizmet sistemi kurduk ve evlerine kadar gidiyoruz” diye konuştu.

Güzel bir dayanışmaya girdik

Dayanışma merkezinde doktorundan öğretmenine, sanatçıdan yönetmenine, halktan öğrencilere kadar herkesin olduğunun altını çizen Dönmez, herkesin birbirne yardımcı olmak için bir arada olduğunu, zamanla oluşumu duyan farklı kentlerden gruplar katılarak sayılarının 400’e yaklaştığını söyledi. Merkezde bir çok kişinin birbirini tanımadığını inanların dayanışma ile birbirini tanıdıklarını söyleyen Dönmez, “Benim burada ana okul öğretmeni olduğumu bilen bir mahalle sakinleri var. Şu an neredeyse bütün köyler beni biliyor. Kimse birbirini bilmezken burada çok güzel bir dayanışmaya girdik. Çünkü amacımız bir. Hepimiz depremzedeyiz. Bir amaca hizmet etmeye çalışıyoruz” dedi.

‘İyi misin’ sözcüğü bize yetiyordu

Dayanışma merkezinin işleyişi hakkında da bilgi veren Dönmez, 10 kişilik komite ekibi oluşturduklarını, bölgeyi bilen insanların ihtiyaç sahiplerini belirlediğini söyledi. Yaşadıkları travmaları nasıl atlattıklarına dair bilgi de veren Dönmez, “İlk buraya gelen ekipler arasında çocuk terapistimiz vardı. Psikologlarımız vardı. Omuzlarımızdan tutup “iyi misin” diye sorduklarında bir cümleyle o anki travmayı konuşarak, birbirimize destek olarak, bir birimizin hikayesini dinleyerek bir nebze de olsa rahatlıyorduk. Travmayı dışarıdan bizden daha kötü durumda olan insanları gördükçe, toparlamamız gerektiğini gördük” diye konuştu.

Çocuklarla resim yaptık

Çocuklar için okullardan çıkardıkları masa ve sandalyeleri çıkarak bir bölüm açtıklarını söyleyen Dönmez, çocukların resim yaparak top oynayarak bir nebze olsa da bu durumdan kurtulmaları gerektiğine inandıklarını, bu nedenle çocukları boyama kitapları, toplarla çocuk terapistlerle, gönüllü sosyal hizmet çalışanlarla oyaladıklarını söyledi.

Seram yok kalacak yerim yok mesajı

Dönmez, 20 gündür yürüttüğü çalışmada yaşadığı en travmatik hikayeyi ise şu sözlerle anlattı: “Bir mesaj geldi, ikinci cümlesinde hüngür hüngür ağladık. “Biz hala neden burada oturuyoruz” diye birbirimizi sorguladık. Bir şeyler yapmak zorundayız dedik. Çünkü mesajda, “Bebeğim hasta, arabadayız, ben ikinci çocuğuma hamileyim, evime giremiyorum, seram yok, kalacak yerim yok, çocuğuma ilaç bulamıyorum, onu ısıtamıyorum.” Büyük oğlunu şehir dışına göndermiş eğitimden kaynaklı. “Aynı zamanda çocuğumdan uzaktayım, bana çadır göndermeniz için kendimi mi öldüreyim?” Bu mesajın tamamını okuyamadım ben. Sonrasında mesajın devamında ne yazdığını bilmiyorum ama hikayeyi bitiremedim. Ben kendime “Eda sen hala burada nasıl oturabiliyorsun, hala eline sıcak çay alabiliyorsun” dedim. Çünkü o kadın çocuğunu ısıtamıyor, sıcak süt veremiyor, bir çocuğundan ayrı. Daha çok şey yapmamız ve çabalamalıyız dedik. Ağlaştık ve üzüldük. Gece saat 11’de herkesi aradık. Yarın sabah herkes burada olsun dedik. Hepimiz toplandık. Kimisi üniversiteye hazırlanırken, dershanesini bıraktı. Kimi babayken babalığını bıraktı. Şehir dışında öğretmenlik yaparken öğretmenliği bıraktı. Kimi işsiz kaldı. Kimi dışarıdan geldi destek olmak için. Kimsenin hiçbir mecburiyeti yokken herkesi daha çok çalışmaya çağırdık. 2-3 saatlik uykuyla daha çok çalıştık. Çünkü o insanlara ulaşmamız gerekiyordu.”

Kaynak: MA / Sedat Yılmaz – Azad Altay

 

 

 

 

#Deprem #komünü #ile #yaralar #sarılıyor

EN SON EKLENENLER