Finans merkezi hayali şehirde kıyı bırakmadı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul için kurduğu ‘Ortadoğu’nun finans merkezi’ hayalinden dolayı kıyılar bir bir ranta açılırken ülkenin en önemli üniversitelerinden biri MSÜ’nin arazisi de satıldı. Erdoğan’ın boğaz yasası açıklamasına tepki gösteren Ekolojist Fotoş Osmanağaoğlu, 15 yıllık AKP iktidarı döneminde dikey yapılaşmayı bizzat Erdoğan’ın desteklediğini söyledi

Gülcan Kılagöz / İstanbul

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Zirvesi’nde yaptığı konuşmada ‘Ben dikey yapılaşmaya karşıyım yatay yapılaşmadan yanayım” ile “Boğaz yasasına ihtiyaç olduğu”sözlerine tepkiler gelmeye devam ediyor. HDK Genel ve Ekoloji Meclisi Üyesi Fatoş Osmanağaoğlu, Erdoğan’nın sözlerinin ekoloji mücadeleleri tarafından da bir infiale neden olduğunu söyledi. 15 yıllık AKP iktidarında dikey yapılaşmaları bizzat Erdoğan tarafından desteklendiğini bir çoğunun Erdoğan tarafından açılışının yapıldığını ifade eden Osmanağaoğlu, yeni rant alanları için kendilerine yeni alan yaratma çabası olarak değerlendir.

Erdoğan bizzat denetledi

12bog2Boğaz’ın Avrupa yakasına bakıldığında ön görünümün dev kulelerle kaplandığının görüldüğünü kaydeden Osmanağaoğlu, Erdoğan’nın Zeytinburnu’nda yapılan bir yapıyla ilgili eleştirisini hatırlatarak o binanın çirkin görüntüsüyle olduğu gibi durduğunu ve traşlanmasının yapılmadığını söyledi. Halkın tüm kullanım alanlarının bir bir elinden alındığını vurgulayarak Beşiktaş’ta yapılan Shangri-La Oteli’nin tümden sahili işkal ettiğini dile getiren Osmanağaoğlu, Cumhurbaşkanı’nın otelin yapıldığı dönem Başbakan olarak inşaatı denetlediğini hatırlattı. Otelin Erdoğan’ın arkadaşı tarafından yapıldığını söyleyen Osmanağaoğlu, hiçbir kurala uygun olmadan kot farkı olarak ise çok yukarıda dedi. Osmanağaoğlu, halkın ana caddeye ulaşmak için epey bir yol katetmesi gerektiğini söyledi.

Kıyılar ranta devredildi

Kıyıların eko sistemin bir parçası olduğunu hatırlatan Osmanağaoğlu, ekolojinin bozulmaması için kıyıların korunması gerektiğini tüm dünyada da böyle işlediğini söyledi. Halka ait alanlara el konulamayacağına değinen Osmanağaoğlu, “Oysa bizde kıyılarda halkın sahiplenebileceği bir eko sistem kalmamış ve tamamı ranta devredilmiş durumda” şeklinde konuştu. Kıyıların kalan kesimlerine nasıl el koyabilceklerinin hesabını yapıldığını vurgulayan Osmanağaoğlu, “Galataport projesi tüm Karaköy’den Kabataş’a kadar devam eden. Bir ucunda Haliç Port projesi diğer tarafta Kabataş’ta beton martı diye bizim nitelendirdiğimiz denizi de doldurarak yapmaya çalıştıkları Kabataş projesi var. Tüm bu alanlar malesef ranta devredilmiş durumda. Karaköy’de yat limanı projesi sermayeye devredilmiş durumda. Kabataş devamında aynı biçimde olacak” diye konuştu

MSÜ arazisi satıldı

Mimar Sinan Üniversitesi’nin (MSÜ) arazisinin Doğuş Holding’e satıldığını ve bunun da Boğaz yasasıyla bağlantılı olduğunu kaydeden Osmanağaoğlu, devletin en önemli arazilerinden biri olduğunu vurgulayarak üniversitenin de zaman içerisinde sermayenin kendi işlerini yapabileceği para kazanabileceği bir alan haline getireceğini ifade etti.

Karara rağmen devam ediyor

Boğazın ön görünümündeki binaların yıkılması ve yeniden yapılmasını engellemek için 1983 yılında ‘2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun çıkarıldığını hatırlatan Osmanağaoğlu, Üsküdar, Kuzguncuk ve Çengelköyde alımların hızlandığına dikkat çekti. Rant projelerinin kentsel dönüşüm adı altında yürütüldüğüne değinen Osmanağaoğlu, yapılan birçok projenin tüm hukuksuzluğa rağmen durdurulamadığını ve mahkeme kararına rağmen inşasına devam edildiğini söyledi.

Yerinde yapılanma olmalı

Yeni yollar yapılmasının sermayeyi desteklemek ve otomobil satışlarını arttırmak için yapıldığını kaydeden Osmanağaoğlu, “Bir diğer yandan da bu yolların yapıldığı yerleri ranta açmaktadır” dedi. İstanbul’un kendini besleyecek tarım ve bostan alanları tamamen ortadan kaldırılarak ranta açıldı. Bu konuyu da değerlendiren Fatoş Osmanağaoğlu, kentin içler acısı bir durumla ve tüm özellikleri yok edilerek yeniden yapılandırıldığını söyledi. Yerleşim yerindeki, insanların kendi evlerini alabilecekleri yerinde yapılanmanın olması gerektiğini söyleyen Osmanağaoğlu, insanların kendi evlerini satın alamayacak hale getiriliyor dedi.

Finans merkezi hayali!

3’ncü köprü ekosistemedeki tahribatı tüm canlıların yaşam alanını etkiledi. 1’inci ve 2’nci köprülerde halkın konuşabildiğini dile getiren Osmanağaoğlu, 3’üncü köprüde hükümet halkın konuşmasına dahi izin vermeden oldu bittiye getirdi. Kanal İstanbul projesine ilişkin de harfiyatının başladığını vurgulayan Osmanağaoğlu, bu projelerin Erdoğan’ın Ortadoğu’nun yeni finans merkezi olarak İstanbul’u ilan etmesiyle bağlantılı olduğunu kaydetti.

‘Kazanan biz olacağız’

Yapılanmaların tümüne baktığımızda hem insanlık için, hem kent için hem doğada bizler ile beraber yaşayan tüm canlılar ve tüm eko sistemler için, tehlikeli olduğunu dile getiren Osmanağaoğlu, buna karşı mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini ve kazananın halklar olacağını kaydetti. “Dünyanın hiç bir yerinde kötü zamanları geçirmiş olan ülkelerde bile umutsuzluk yaratmamıştır. Bu bizde de bir umutsuzluk yaratamaz mücadelemizi devam ettireceğiz ve kazanacağız” diye konuşan Osmanağaoğlu “Kazanacağımıza inanıyoruz” dedi.

Uluslararası hukuk Türkiye’deki gibi değil

2036’da bitecek olan Montrö Boğazlar sözleşmesi ile bağlantılı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Çılgın, Kanal İstanbul Projesi”nin hayata geçmesinin zor olduğunu belirten Osmanağaoğlu, uluslararası hukukun Türkiye’deki gibi işlemediğini söyledi. Son olarak Rusya’nında projeye tepki gösterdiğini ve “Türkiye tehlikeli işlere soyunuyor” diye açıklamalarını hatırlattı.

EN SON EKLENENLER