90’lı yıllarda köyleri devlet tarafından yakılıp yıkılan Koçerler, Êlih’in (Batman) çeşitli mahallelerine yerleşerek köydeki yaşamlarını beraberlerinde şehirlere taşıdı. Köyde hayvancılık yapan Koçerler, zorla topraklarından koparıldıkları için şehir hayatı yerine kendi kültürlerini yaşatmayı tercih ediyor. Yaşattıkları kültürlerden biri ise her genç kadının çeyizi arasında yer alan ve koçer yaşamının vazgeçilmez geleneği tûr (Çanta). Renkleri ve desenleri göz alan tûr, Êlih merkeze yerleşen koçerler tarafından halen çarşıya ve pazara çıkılırken kullanılıyor.
‘Kaynanam yapıyordu’
Özellikle hayvancılık yaptıkları dönemlerde ‘tûr’un birçok işlerini kolaylaştırdığını anlatan Fatma Yılmaz (56), “Beriden döndükten sonra bidonlara doldurulan sütü tûrun içine yerleştiriyorduk. Yine çocuklarımız üşümesin ve ağlamasın diye battaniyeye sarıp tûrun içine koyuyorduk. Ben hala da torunlarımı tûrun içine koyuyorum. Çobanlarımızın yemeklerini içine yerleştirip onlara yemek götürüyorduk. Gelirken de tûra yakmak için odun yerleştirip çadırlara getiriyorduk. Tûr kutsal bir eşyadır. Büyüklerimiz yapmış kullanmış. Şimdi biz kullanıyoruz. Yarın da çocuklarımız kullanacak” şeklinde konuştu.