Riha ve Semsûr’da yaşananlar kader değil!

Her felaketi kadere bağlayan iktidar, yaşanan ölümlerin mezar kazıcısı durumunda. Semsûr ve Riha’da yaşanan sel felaketinin başlıca nedenleri arasında bölgede kurulmuş olan 4 büyük barajın yarattığı bölgesel iklim değişimi öne çıkmaktadır

Mereş (Maraş) depremlerinde 50 bine yakın yurttaşın yaşamını yitirmesini ‘kader’ olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Semsûr (Adıyaman) ve Riha’da (Urfa) yaşanan ve 15 yurttaşın yaşamını yitirdiği sel felaketini de kadere bağlaması bekleniyor. Yıllar önce Hopa’da yaşanmış olan sel felaketini ‘kader’ olarak nitelemiş olan Erdoğan’ın Soma’da iş cinayetine kurban verilmiş olan 302 işçinin ölümünü de “Fıtratlarında var” diyebilmiştir. Oysa bilimsel gerçekler, yaşanan sel felaketinin ardındaki nedenin doğal yaşamın metalaştırılması ve sermaye yağması olduğu bilinmektedir. Bölge büyük bir kuraklığa bağlanmış durumdayken, aynı zamanda bir yerde yaşandığı gibi ani ve yüksek miktardaki yağışlarla seller büyük felaketlere neden olmaktadır.

Sömürü politikaları

Sermayenin ve onların iktidarının halklar ve emek üzerinde sürdürdüğü vahşi sömürü ve baskı politikaları doğa üzerinde de aynen devam etmektedir. Depremde on binlerce insanın ölümüne inşaat rantı neden olurken, karar vericiler deprem sonrası ihale ettikleri konutları tarım arazileri üzerine yapabilmektedir. Kurdukları çadır bölgelerinin dere yataklarına yapılması sonucu binlerce yurttaşın yaşadığı çadırlar suya gömülmüştür. Diğer yandan Riha’da bat-çık olarak tabir edilen araç alt geçidinde ortaya çıkan görüntü ranta dayalı sürecin iş bilmezlikle taçlandırıldığını ortaya koyarken, bölge adeta kıyamet döngüsüne bağlanmış durumda.

Kıyamet döngüsü

Son yapılan araştırmalara göre, küresel ısınmanın dünya çapında yarattığı hasar giderek daha net görüldüğü ve iklim felaketlerinin bilançosunun şimdiden milyarlarca dolara mal olduğu belirtiliyor. Araştırmacılar, “Bu bir kıyamet döngüsü: Krizin sonuçları dikkatimizi ve kaynaklarımızı krizin nedenleriyle mücadele etmekten uzaklaştırıyor, uzun vadede daha ağır sonuçlara neden oluyor. Sıcaklıklar daha çok yükseliyor ve ekolojik kayıp artıyor” diye belirtiyor.

Kuraklık ve sel!

Semsûr ve Riha’da yaşanan yoğun yağışların yaşandığı saatlerde Edirne’de bir toplantıda konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliğinin sel ve kuraklık olaylarının görülme sıklığı, şiddeti ve süresini artırdığını söyledi. Kadıoğlu, “Dünya var olduğundan beri sel olayları ve kuraklık hep vardı. İklim değişikliği sel ve kuraklık olaylarının sayısını, süresini ve şiddetini artırıyor. Sel ve kuraklık birbiriyle kardeş. Birisi yağışın azlığı, birisi fazlalığı. Bu sene Türkiye kuraklıkla uğraşıyor, bir yandan da seller oluyor” sözleri yaşanılanları özetliyor.

Bölgedeki barajlar sorgulanmalı

Riha ve Semsûr coğrafyasında bulunan devasa büyüklükteki Atatürk Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Çamgazi Barajı, Birecik Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Hacıhıdır Barajı ve Karkamış Barajı ve Hidroelektrik Santrali bölgede ortaya çıkan sellerin ve kuraklığın başlıca nedenlerinden birisidir. Bölgede yaşanan kuraklık nedeniyle zor günler geçiren çiftçilere, yanı başındaki büyük barajlardan su verilmezken, yer altından su çekmek zorunda bırakılan çiftçiler DEDAŞ’a yüksek faturalar ödemeye mahkûm edilmektedir. Diğer yandan yer altı suları derinlere kaçarken, büyük barajlar bölgesel iklim değişimini tetikler. Aynı zamanda bölgede yağış düzenini de etkileyerek sellerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Birgün dereler azgınca ve sellerle akarken ertesi gün kuru bir dere yatağıyla yüz yüze kalıyor olmamız iklim değişikliğinin sonuçlarıdır.

Barajlar iklimi değiştirir

Barajların iklime ve doğal yaşama olan olumsuz etkileri bilimsel olarak birçok çalışma ile ispatlanmıştır. Barajlar, suyun toplandığı bölgede bulunan bitki ve hayvan çeşitliliğini yok eder. Baraj sahasında bulunan tarım alanları, orman sahaları, Hasankeyf’te olduğu gibi tarihi ve kültürel her türlü varlık sular altında bırakılır. Bulundukları bölgenin iklimini değiştirir ve bölge daha ılıman iklime dönüşürken ciddi oranda nem artışı yaşanır. Bu da bitki ve hayvan çeşitliliğinde değişmelere sebep olur. Su tutumu nedeniyle, barajı besleyen nehrin ekosistemi bozulur. Su tutulan noktanın sonrasında su miktarındaki azalma nehrin alt bölgesindeki ekosistemi değiştirir. Toprak yapısı, bitki örtüsü, hayvan varlığı ve bakteri ekosistemi dahil tüm ekosistem bozulur.

Tarım arazileri yok olur

Nehirlerin binlerce yılda ortaya çıkardığı deltalar barajlar nedeniyle yok olur. Topraklarda tuzlanma gerçekleşir ve tuzlanmış toprağın tekrardan tarıma kazandırılması mümkün değildir. Yer altı su kaynakları bozularak su döngüsü geri dönülmez biçimde ortadan kalkar. Barajlar devasa su kütlesi depoladıklarından yer kabuğu üzerinde gerilim oluşturur ve bu gerilme belli bir değeri aştığında bölgenin sismik (deprem) olarak aktif hale gelmesine yol açar. Taşkınlar sırasında toprak ve kayalarda bulunan inorganik cıva suya karışır ve göl tabanında birikir. Barajlar, sinekler için uygun üreme yeri olup sıtma gibi hastalıkların yayılmasına zemin hazırlar. Ayrıca geniş yüzey alanlı ve sığ baraj gölleri canlı kütlenin çürümesi sonucu atmosfere önemli miktarda sera gazı (çoğunlukla metan) yayar. Sera gazı kirlenmesi olarak bilinen bu olay, hem bölgesel hem de küresel ısınmayı arttırır.

EKOLOJİ SERVİSİ

#Riha #Semsûrdayaşananlar #kader #değil

EN SON EKLENENLER