Sulak alanlar kuruyor, göçmen kuşlar azalıyor

Dünyada büyük bir ekolojik yıkım yaşanırken, akarsular, göller, sulak alanlar her geçen gün azalmaya ve kuruma başladı. Bu durum göçmen kuşların yaşam döngüsünü yok ediyor

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) bu yıl 13 Mayıs ile 14 Ekim’i Dünya Göçmen Kuşlar Günü olarak belirlerken, bu yıl odak noktasını sular olarak işaretledi. Göçmen kuşların yaşam döngüsü sulak alanlar, nehirler, göller ve bataklıklardır. Bu alanlar kuşların beslenmesini, yuva yapmasını, uzun yolculukları sırasında dinlenip enerji depolamalarını sağlayan alanlardır. Dünyada saptanan kuş türü sayısı 10 bin 500 olurken tahmini tür sayısının 20 bine kadar ulaşabileceği tehmin ediliyor. Bu kuşların yaklaşık kuş türü göçmen kuşlardan oluşmaktadır. Ancak dünyanın bazı bölgelerinde daha yüksek oranda göçmen vardır.

Göç yolları

Kanada veya İskandinavya gibi uzak kuzey bölgelerinde, çoğu kuş türü kıştan kaçmak için güneye göç eder. Amazon yağmur ormanları gibi tropik bölgelerde, tüm yıl boyunca hava durumu ve yiyecek tedariği mümkün olduğundan daha az tür göç etmektedir. Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadan geçen göçmen kuşlar Avrupa’dan Afrika’ya ve Avrupa’dan Güneydoğu Asya’ya ve yine aynı yollarla geriye doğru göç ederler. İlkbahar aylarında, özellikle de şubat sonu mart başı gibi göçmen kuşlar yolculuklarına başlarlar. Bazı türler için göç zamanı haziran ortasına kadar sürer.

İki tür göç çeşidi var

İlkbahar göçü yaklaşık 4 aylık bir süreyi kapsarken, erken göç eden erişkin kuşların erken göçünün yavrulamak amaçlı olduğu belirtilmektedir. Haziran-temmuz aylarında üreme başlar ve ağustos ayından itibaren geri göçe kalkarlar. İki tür göçmen kuşlar göze çarparken, bunlar süzülerek göç edenlerle aktif göç edenler olarak ayrışırlar. Süzülerek göç eden kuşlara en bilinen örnekleri leylekler ve flamingolardır. Süzülerek göç eden kuşların kanatları oldukça uzun, geniş ve vücudu büyük olan kuşlardır ve sıcak hava akımı ya da termal hava akımlarından faydalanırlar. Aktif göç eden kuşlar ise kanat çırparak göçlerini gerçekleştiren küçük ötücü kuşlardır.

İstanbul’dan 1 milyon leylek

Süzülerek göç eden kuşlar Türkiye’ye Hatay üzerinden ulaşır. Adana, Mereş, Konya, Aksaray, Ankara, Eskişehir, Afyon, Denizli, Bursa gibi şehirlerdeki doğal alanların varlığı onlar için olmazsa olmaz alanlardır. Türkiye’de en önemli sulakla alanlar her geçen gün kururken, en büyük yaşam alanları olan göller bölgesi adeta yok olma sürecine girmiş durumda. Dünyanın birçok bölgesinde yaşanan bu durum göçmen kuşların soykırımsal düzeyde yok olmasına neden olacak büyük bir tehdit olarak giderek kötüleşmektedir. Yapılan kuş gözlemlerinde İstanbul üzerinden her yıl bir milyondan fazla leylek geçtiği belirlenmiştir. Her yıl İstanbul üzerinden, 700-800 binden fazla şahin, 100 bine yakın arı şahini, yine 100 binden fazla küçük orman kartalı, binlerce atmaca, milyonlarca ötücü kuşlar geçmektedir.

Ramsar Sözleşmesi

Dünyada sulak alanlara yönelik ilk uluslararası sözleşme 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde Ramsar Sözleşmesi adıyla imzaya açıldı. Bu anlaşmayla birlikte özellikle su kuşlarının yaşama alanı olan ve belirlenen kriterlere uyan sulak alanlar koruma altına alınmaya başlandı. 1994’te Türkiye Ramsar Sözleşmesi’ne taraf olarak Manyas Gölü, Burdur Gölü, Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü ve Göksu Deltası’nı Sözleşme’ye dahil etti. Ramsar Sözleşmesi sulak alanları “doğal ya da yapay, sürekli ya da mevsimsel, tatlı, acı ya da tuzlu, durgun ya da akan su kütleleri, bataklıklar, turbalıklar ve gelgitin çekilmiş anında derinliği altı metreyi aşmayan deniz suları” olarak tanımlıyor.

Korunan yerler kuruyor

Ramsar Sözleşmesi kriterlerine göre Türkiye’de 200’e yakın alan uluslararası öneme sahip sulak alan olarak tespit edilmiş. Ancak Sözleşme kapsamında sadece 13 sulak alan alınıken buna gerekçe olarak bakanlığın kapasite eksikliği gösterilmiş olması dikkat çekicidir. Korumaya alınan alanlar; Manyas Kuş Gölü, Akyatan Lagünü, Gediz Deltası, Göksu Deltası, Kızılırmak Deltası, Kızören Obruğu, Burdur Gölü, Kuyucuk Gölü, Seyfe Gölü, Uluabat Gölü, Meke Gölü, Sultan Sazlığı ve Yumurtalık Lagünü olurken, bu alanlalrın korunduğunu söylemek olanasızdır. Korumaya alındığı iddia edilen alanların birçoğu Meke Gölü gibi kurumaktadır. Diğerleri ise Uluabat Gölü gibi hem susuzluk hem de kirlilik girdabında can çekişmektedir.

Su varsa hayat var

Sulak alanların en iyi bilinen işlevlerinden biri, kuşlara yaşam alanı sağlamasıdır. İnsanlar, kuşlar ve sulak alanlar arasındaki bağ binlerce yıldır bilinmektedir. Tarih öncesi insanlar mağara duvarlarına kuşların ve sulak alanların resimlerini çizdiler ve kayalara kazıdılar. Sulak alanlar önemli kuş yaşam alanlarıdır ve kuşlar onları üremek, yuva yapmak ve yavru yetiştirmek için kullanır. Kuşlar ayrıca sulak alanları içme suyu kaynağı ve beslenme, dinlenme, barınak ve sosyal etkileşimler için kullanırlar. Kuşlar için sulak alanlar onların varlık nedenidir.

Sulak alanlar yaşamsaldır

Bir sulak alanın kuş türleri için değeri, yüzey sularının veya nemli toprakların varlığından ve taşkın süresi ve zamanlamasına bağlıdır. Su tüm yıl boyunca bir veya daha fazla mevsimde yaşanan, gelgit suları sırasında veya yalnızca yağmur veya kar erimesi sonrasında geçici olarak oluşabilir. Bunun dışında özellikle sığ göller onlar için göç yollarında vazgeçemeyecekleri alanlardır. Su varsa hayat vardır, besin vardır. Sulak alanlarda birçok omurgasız, balık, kurbağa, semender, böcek, yusufçuk gibi canlı türü vardır ve bu türler, kuşların göç yolunda beslenmelerini sağlayan en kritik canlılardır.

Türkiye 497 türün göç yolu

Türkiye’de şimdiye kadar yapılan çalışmalarda 497 tür göçmen kuş tespit edilmiştir. Kuş türlerinin en çok yaşadığı sulak alanlardan birisi Mersin Silifke’deki Göksu Deltası’dır. Tespit edilebilen 497 türün 350’den fazlasını Göksu Deltası’nda gözlenmiştir. Bir diğer önemli deltalardan birisi de Kızılırmak Deltası’dır ve burada gözlenen kuş türü sayısı ise 340 olarak belirlenmiştir. Her iki alanda, nehirlerin ağzında oluşmuş bol miktarda canlı barındıran birer yaşayan ekosistemlerdir. Bu nedenle sulak alanların muhakkak korunması ve tarıma, yapılaşmaya ve diğer faaliyetlere açılmaması gereken alanlardır.

Planlı kötülükler

Sulak alanları besleyen akarsular üzerinde inşa edilen HES ve barajlar, sulak alanlara bırakılan kirlilik, sanayileşme, şehirleşme, tarım politikaları, orantısız balıkçılık, tarım için kurutulan sulak alanlar gibi nedenler kuşların yaşam alanlarını yok ederken, kuşların geleceği ellerinden alınmaktadır. Tüm bu kötülükler kesintisiz sürerken, yine yaşam alanlarına yönelik ortaya konan ekolojik yıkıma bağlı gelişen küresel iklim değişimleri kuşlar için büyük bir soykırımsal tehdide yol açmaktadır. Hatay, kuş göç yollarının en önemli alanlarından biriyken, çok değerli sulak alanın kurutularak havalimanı yapılmış olması kötülüklerin tahammüden ve planlı olarak ortaya konduğunu göstermektedir.

Van Gölü sazlıkları yakılıyor

Yine göç yollarının en önemli alanlarından biri olan Van Gölü havzasında kıyı yağmasıyla kuşların yaşam alanları yok edilmektedir. Kıyı boyunca birçok noktada var olan sazlıklar her yıl bilerek ve planlı olarak yakılmakta ve kuşlarla birlikte birçok canlı türün yaşam alanları ortadan kaldırılmaktadır. Bir diğer sulak alan katliamı da Manisa Gölmarmara gölünü besleyen suların üzerine yapılan HES, baraj ve göletler nedeniyle kururken, kuruyan gölün devlet eliyle tarım alanı haline getirilmiş olması yapılan kötülüklerin zirve yaptığı noktalardan birisidir.

EKOLOJİ SERVİSİ

#Sulak #alanlar #kuruyor #göçmen #kuşlar #azalıyor

EN SON EKLENENLER