Düşünce!

Gün geçmiyor ki gazetecilerin yolu adliye koridorlarından ve mahkeme salonlarından geçmesin. İktidarın, muhalif gazetecileri her dönem baskılaması azgınca devam ediyor. Düşünen, sorgulayan kendi özgür düşüncesini ifade eden, twitt attığı için evler basılıyor tutuklamalar gerçekleşiyor.

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da basın merkezleri ve evler basılarak birçok gazeteci tutuklandı.
Nedir bunun sebebi haber yaptıkları için halkın özgür ve tarafsızca haber alama imkânının uygulanan sansür. Orta çağın karanlığın yaşadığımız bu süreçte basına yönelik saldırıları sadece değil. Kadın ve kadın bedeni üzerinden geliştirdiği politikalar, sokak ortasında katledilen kadınlar, cezasızlık politikaların sürdüğü ve kadın üzerinde ki şiddet katliamların önünü açan uygulamalarla karşı karşıyayız.

Ve yine Ekoloji kırım artık dünyanın dengesini alt üst etti. Bu ülkede, çevreyle ilgili sorun en acil gündemimiz haline gelmiş durumda. Sanata dönük son dönemlerde sistem tarafından daha da boyutlu saldırılar artarak devam ediyor. Sanatçıların kendi kitlesiyle buluşacak ortam dahi kalmadığı bir süreçten geçiyoruz.

Bugün ırkçılığı, özel politikalar yürürlüğe koyarak toplumu kutuplaştırmayı bu coğrafyada yaşanan en ileri sürecini yaşamaktadır. Sistem, ırkçılığı bilinçli olarak geliştiriyor ve buradaki amacı, ekonomik ve siyasal çıkmazını manipüle etmek için bir silah olarak kullanmaktadır. Ekonomik krizin derinleştiği ve siyasal olarak artık yönetemedikleri bir süreçte “Ya bizdensin ya da öteki” zihniyeti şimdilik başarılı olsa da bu geçicidir. Çünkü ekonominin kendi kuralları vardır. Ülkeyi koca bir zindan, hapishaneye dönüştürdüler. Bugün baskılar sadece dışarda sürmüyor. Tutsaklar üzerinde ve tutsak edilen gazeteciler üzerinde de tecrit politikaları devam etmekte. Türkiye’de geçmişten günümüze bakıldığında iktidarlar değişse de muhalif medyaya dönük bakış açısı değişmedi. Bu ülkenin tarihinde gazetecilik yapan tarafız haber yapan gazeteciler katledildi.

Bunlardan ilk akla Metine Göktepe gelir. Metin, gittiği haberde polisler tarafından dövülerek katledildi. Aksine muhalif medyaya dönük günümüzde ki baskılara bakacak olursak açılan soruşturmalar, bu soruşturmalar içerisinde çoğu zaman gözaltı söz konusu oluyor. Ve yine ajanlık dayatması, gizli tanık ifadeleri vs. ile tehdit, psikolojik işkence biçimleri de söz konusu. Ama bütün bu baskılara rağmen gazetecilik susmaz susturulamaz. Halkın özgürce haber alma hakkı engellenemez bir haktır. Gazetecilerde değil elbette. Baskı ve şiddetle çözülecek bir durum değildir.

İktidarda koltukta oturanlar, Fireni patlamış kamyona dönüşmüş durumdalar. Patlayan fren, önüne kim geçse ezip geçmekte. Ama o kamyon mutlaka ya şarampole ya da uçurumdan aşağı gitmekten kendisini kurtaramaz…

Burjuva kliklerine ait basına çeki düzen vermekte pekte zorlanmadılar ama şimdi sıra özgür basını dizaynı etme, yayın organlarını kendi istediği çizgiye çekme çabası, olmadı baskı ve sindirme artarak devam ediyor. Tüm bu politikalara karşı bir direniş var. Sadece insanların sokağa çıkma hali değildir aynı zamanda işçi direnişleri var. Yine sabanca da haklarını alamayan enerji san işçilerin direnişleri var. Toplumda muazzam bir öfke ve isyan dinamiği var. Ve isyanın mayalandığı bir dönem gelişmekte buradan büyüyen bir umut var.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri