Bırak Gitsin…

“Bir şeyi çok sıkı tutmaya çalışmak: onun elinizde daha fazla kalmasını değil. giderken avuçlarınızın yaralanmasını sağlar.” diye bir söz var.
Evet bir şeyi çok sıkı tutmaya çalışmak; Canınızın daha çok yanmasına neden olur.
Annelerin çoğunun başına gelmiştir. Bebekler bazen kendi saçlarını tutar ve çeker. Bunu sadece refleks olarak farkında olmadan yaparlar.
Ama canları çok yanar ağlar; canları yandıkça hem ağlar hem saçlarını daha da sıkı tutar ve çekerler.
O anda ellerini açıp saçlarını çekmelerini önlemek baya zor olur .. İnsan büyüdüğünde de aynen böyle tutunur bir şeylere kendi canını yaktığının farkına varmadan acısına tutunur bazen.
Ve bazen insan kendine iyi gelip gelmediğine bakmadan belki de farkında olmadan bir olaya bir duyguya ya da bir kişiye aynı böyle tutunur.
Ve tuttukça daha da canı yanar ama bırakmaz, bırakamaz.
Kendi kendine ne yaptığının , aslında kendine acı çektirdiğinin farkına bile varmadan sıkı sıkı sarılmıştır.
Tutundukça daha da canının yandığını farkedene kadar da devam eder.
Hatta bu duruma o kadar alışır ki bazen farketse bile bırakmaz, bırakamaz.
Aslında bırakmaktır çoğu zaman kurtuluş çünkü, bırakmak özgürlüktür. Hayatını özgür bırakmak için; duygularını özgür bırakmalı, düşüncelerini özgür bırakmalı..
Önce ‘Yapamam’ ,‘ yetmez’ , ‘olmaz ki’ , ‘ben mi?’, ‘asla’, … gibi geriye çeken tüm negatif düşünce kalıplarını bırakmalı.
Geçmişi bırakmalı , yaşamında yeniliklere engel olan kök inançlarını, hayatından çıkarması gereken kişileri, ilerlemesine engel olan her şeyi, olayları, olaylara yüklediği duyguları, bırakabilmeli.
Üzen, yoran, geri çeken ne kadar negatif duygu ve , düşünce varsa hepsini , en çok da öfkeyi, kini , bırakmalı.
Ve serbest bıraktığı her şeyin yerine hoşgörüyü, umudu, inancı, mutluluğu en çok da ‘ sevgi’yi koymalı.
Sonra da onlara sıkı sıkı tutunmalı. Sevgiyle Kalın
Selda Balatlı Erözen
Enter
‘a yaz

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri